doğu konferansı finali : ilk oyun.

Bursaspor'un şampiyonluk kutlamaları, Fenerbahçe çirkeflik ve sevinçleri ile meşgul olan Ntv, Orlando- Boston konferans finali ilk oyununu 3 saat rötarla banttan vermek durumunda kaldı. Yayın akışında parantez içinde bant yazmışlar yayın saatinin yanına tabii ki ama ben yine 5 dakikada bir Ntv'ye dönmekten ve sövmekten kendimi alamadım.

İkinci bir sinir harbini ise maçı banttan izlemeye başlamadan maç skorunu istemeden öğrenmiş olmakla geçirdim. dik. Geçirdik. Geçirmişiz yani. Sevinemedim de adam gibi. (İlk yarı : 41-32 Bos. üstünlüğü, ikinci yarı : 92-88 Bos galibiyeti)

Öncelikle şunu demek istiyorum ki Amway Arena'dan nefret ediyorum. İç sıkıcı bir kere, bir ton yazı, çizi var tabanda, renkler koyu, saha ufak gibi gözüküyor, kenarlara taşmış gazeteciler falan, öf iğrenç. Nerede bir Madison Square, bir Staples Center. Biri New York'ta biri Los Angeles'ta, nitekim konu bu değil, allah belamı versin.

Dönelim maça. Konferans şampiyonu kim olur bilemem, temennilerle öngörüleri ayırmak lazım tabii ki. Önceki maçlara bakıldığı zaman Orlando'nun 4te4 yapmasının sebebi ne kadar Magic oyunu, ne kadar rakibin Hawks olmasıydı, onu bilemem; ama Boston finalistliği, Celtics-Cavs çekişmesi ya da Lebron çekişmesinde de belli olduğu gibi takımın gayretine yüksek oranda bağlıydı. Aslında Vince Carter, Rashard Lewis, Dwight Howard ve Jameer Nelson gibi sıkı bi' 4lü var, her birinin geçen senelerde ne harikalar yarattıklarını gördük ama bunların voltran oluşturup da Stan van Gundy eşliğinde çıldırmalarına şahit olmadık. Olursak da şaşırmam, nitekim beklediğim budur, gaza geliriz, adam gibi konferans finali olur. Boston açısından da durum farklı sayılmaz, geçen sezonun değişmez dörtlüsü Allen-Garnett-Pierce-Rondo artık sistemleştirdikleri imece usülü oyuna aynen devamdalar. Buna ek olarak Kendrick Perkins'in olağanüstü gayreti ve "vaykoçum" dedirten ataklarıyla Glen Davis'in faul problemiyle ve tauren cüssesiyle oyuna etkileri. Bakalım eşleşmeler ve dengeler nasıl sağlanacak.

Oyunun ilk çeyreğinde yüzbinlerce kez düdük çalan hakeme allah sabır verdi bence. Bi akmadı oyun, hücumda top kayıpları, topun blokla dışarı gitmesi(selam howard), hücum fauller, basket fauller, elimi tuttu, koluma değdi, ayak çizgide mi değil mi, adamın faul diyo olm! culuk... Sıkıcıydı. Kaan Kural'ın yorumlarıyla biraz renklenebildi.

"3 paslı bir hücum Orlando için olan durumdur, 3 pastan yukarısı ve sayı Orlando için idealdir, 3 ve altında pas ise Boston'un isteyeceği türden bir savunmadır." - Kaan Kural.

"Jameer Nelson'un kasığında bişey var" - Kaan Kural ve benim fesatlığım.

"Pierce istop oynadı ama...? İnsanda azıcık utanma olur." -Kaan Kural.

"Aktörlük 80% Faul 20% !" - Kaan Kural

Doc Rivers ve Stan van Gundy gibi iki profesyonel ismin, aynı derecede tedbirli ve pimpirikli olmaları da oyunu aksatmaya yetti. Yok lan çok da aksatmadı. Ama kafasına bi galon Gatorade dökülen bi siyahi ile yanakları kendinden al al olan bi bakkal amca arasında anca böyle bi benzerlik kurabildim. Orlando'ya hayın gibi saldırmamamın iki nedeninden biri van Gundy'dir. Sevmeyen ölebilir. (mim mi neymiş, ondan mı yapmış oldum ben şimdi, ne pis işler bunlar ya, atıf yaptım aslında.) Diğer bi sebep de malumunuz, Hido'dur, üstün ırk ulan, koçum be! öhhö.

Geçen sene Rashard Lewis'in mükemmel oyununa şahit olduğumdandır ki biraz tırsmaktayım. Bu adam sinsi arkadaş. Ya bırak şimdi. Bunların topu sinsi lan. Böyle kasten faul yaptırmak bunların amacı. van Gundy'deki esnaf sinsiliği mi nelabu?! Etik mi şimdi?

Hobilerim kitap okumak,müzik dinlemek, Rajon Rondo hakkında her yazıda ben demiştim demek... O değil de bu adam zaten takımın iç dinamiklerine en büyük katkıyı yapan adam olarak parlamıştı, Skills Challenge da bile görülebilecek bir şeydi bu ki onu sadece Cavs 4. maçında yaptıklarıyla değerlendirmek doğru olmaz. Ama tabii ki orada yarattığı harikalar da kulak arkası edilebilir şeyler değildi. Triple Double'ı, maçın rebound rekorunu kırması, asistlerindeki şıklığı, kaba tabirle lebronu bakkala gönderdiği an... İzleseydin, hepsini şimdi tek tek betimlemek zor geldi.

Kaan Kural'ın, Magic taraftarlarınca yapılan "Celtics Sucks!" tezahuratını Türkçe'ye çevirememesi, o nezaketi de beni benden aldı gece gece.

Her takımın avareliyle dalga geçme köşesi: Gortat - haksız mıyım ama tipe bak ya.

Oyun boyunca Boston üstünlüğü hep sürdü, kendini rahatlığa bırakan bi Boston değil, rekabetçi bi Boston görmek de gönüllere su serpti. Yine de erkenden konuşmamakta fayda var, nitekim klişe hatalarına alıştık. (Larry Bird, save our souls!) Son çeyrekte Orlando'nun 3 lüklerle konuşması, taraftarı da hareketlendirince biraz tedirgin olduk. Magic'i izlerken Ray Allen ve 3lüklerinin lafının bile olmadığını söylemek ne kadar doğru olur bilmiyorum, 3'lüklerle özdeşleşmiş bir takım sonuçta. Benim gözümde Magic Johnson oluşmuştur her zaman gerçi, garip. Oyunda 20 üzeri sayıyla Vince Carter ne kadar güzel bi oyun çıkarsa da Celtics savunma ağına takılan diğer takım arkadaşları, hızını biraz kesmiş bulundular. Bir yandan bunları yazarken, her ekrana bakışımda oyunda genel skorda 10 sayılık bir farkın hakim olduğuna şahit oldum. Bu da 3lüklere aşina bir takım için kapanması zor olmayan bir fark. Nitekim Doc Rivers'ın son 3 dakika molaları ile savunma ve hücumda reforma giden Boston, farkın kapanmasına izin vermedi. Son saniyelerdeki kritik anlar, farkın 3 sayıya erimesine yol açtı, ama ben hiç heyecanlı değilim, neden, çünkü sonucu biliyorum. Halbuki bilmesem, ne deli heyecan yapardım sabahın bi körü. Allahın belaları ya. 92-88 bitti maç, serbest atışlarla oyunu ettik, iyi dağılın hadi.

Yarınki derse gitmeyeceğim öngörülmüştü, ama böylesi arsızlığa vuracağım benim bile aklıma gelmezdi. Bu dersten geçersem ne kadar enteresan olucak. Hati bakalım!

5 yorum

stickman dedi ki...

peki Celtics'in avareli kim? Brian Scalabrine mi? puhahaha :D

Bu durumda Lakers'ın avareli de kuşkusuz D.J. Mbenga'dır :D

ebruhu. dedi ki...

:D

bi dikembe mutombo vardı, o'na noldu? :D boyu kadar uzun ismi vardı, ne biçim bişeydi lan o, heybet heybet efektiyle.

stickman dedi ki...

Dikembe Mutombo Mpolondo Mukamba Jean-Jacques Wamutombo. sapıklık resmen bu kadar uzun isim. ha insanın boyuyla doğru orantılı isim koyma alışkanlığı varsa ailesinin o zaman saygı duyarım. geçen seneye kadar Houston Rockets'ta oynuyo görünüyo valla bu adam. oranın avareliydi en son. gerçi ben en son ne zaman izlediğimi bile hatırlamıyorum. bi de blok yaptıktan sonra bi hareketi vardı bunun. işeret parmağını sallayarak hayır gibi bişi yapardı. bi kere vurdu birine blogu, bu yine tabi artis artis bu hareketi yapıyo, o an kaptılar topu bi koydular üstünden smacı. ne gülmüştüm ama :D koydular smacıda hala işaret yapacam diye uğraşıyo ya :D

ebruhu. dedi ki...

hepsinde zaten bi "karizmatik hareketim olsun" çabası. o parmak bi kaçında var mesela, onu böyle sallıyo, adam olun kralını tanımam der gibi. böyle serbest atışta elini kolunu kaldırmalar, obsesif kompulsif davranışlar. iki dakka adam olun lan!

bi de basket attıktan sonra geri geri savunmaya koşan basketçi tripleri var, kiminde yavuşakça gülüş vuku bulur kiminde de basket atmış insan mağrurluğu.

Yasin dedi ki...

bir çok arkadaşım bostonu tutarken sırf oynamayan anthony johnsonun hatrına orlandoyu tutan biri olarak bu yanlı yazıyı kınıyorum :D
Şaka bi yana herkes chicagoyu tutarkende utahı tutardım hatta bu yazıyı yazarken bile üstümde utah sweati var ilginç.
Neyse orlando bu seriyi bırakmaz diyorum ve çekip gidiyorum...