Costanza time!

i'm back baby, i'm back! - G. Costanza

Bilgisayarım çöktü, haftalarca yazamadım vs. Geçelim bu formaliteleri...

Bedavası olan, eşantiyonu olan, gerektiğinden ucuz olan şeyler için bütün paramı harcayabilirim gibime geliyo. 100 lira olan bi çizim kalemini, yarı yarıya fiyatı düşünce ''oo inmiş bu, demek ki ucuz'' mantalitesi ile alabilirim. Param olmasa da, almak aktivitesi aklıma yatıyo ne biliyim. Alınır ki yani bence.

Mesela Happy Hours uygulamasına tüm menüyü dahil eden mekanı ben öper başıma koyarım. Vay arkadaş, insanın yedikçe yiyesi, içtikçe içesi geliyor ya, onun bir sınırı olmuyor genelde. Sonuçta normal parasına iki katı fayda elde ediyosun ki bence biz bi daha hep oraya gidicez arkadaşlarla. (ora -> ElPaso /Bahçeli.) Böyle bi de egzotik egzotik isimleri var menüdekilerin. Onu da deneyeyim bunu da telaffuz edeyim de edemeyip rezil olayım derken... Aç gözlülüğün alemi yok. Senin neyine Tomehawk, al sıprayt al bişey al, otur.

Sinemaya gitmeyen insanlar, beni de 58 senedir aramayan arkadaşlar gnctrkcll 2 bilet al 1 öde kampanyasının başladığı duyurulduğu anda hemen mesaj atarlar ha! '' ebr ya gnctrk sfreni vrsene'' Türkçe de yazamaz o heyecanla. O dakika düşünür ve dünyadaki tek turkcell li olan benden şifre istemek aklına gelir. Eşşoleşşeğe bak ya. Bi de böyle yüzsüz gibi sadece ''şifre!'' diye yazmış yollamış. Nezakete bakar mısın. Kakgitlan!

Lakin sinemaya gitmek lazım, güzelce filmler var sanki. Zülfü Livaneli (a.k.a Lülfü Zivaneli) nin ''Veda''sı, Levent Kırca'nın ''Son İstasyon''u, Peter Jackson'ın ''Cennetimden Bakarken'' i gibi gibi... Vizeler başlamadan gidelim. O değil de biliyo musun, benim arkadaşlarım sinemada mısır almıyolar. Bayaa böyle arada oturuyolar salonda. Geriniyolar bi, sonra geri oturuyolar. Bi mısır, bi kola kültürü oluşmamış. Diyo ki bizim zamanımızda diyo Frigo vardı diyo, mısır da neyin nesi diyo lanet olası mısır üreticileri yo madafaka diyo. Hadi lan ordan. Mısır yenir, o böyle en güvenilir insana verilir, ortada oturan, çok şapırdatmadan, avuçlamadan yiyen seçilir ve ona verilir. Hatta o insan öyle bi düşüncelidir ki, bi yandan filmi izlerken, dikkat dağıtmadan sağa uzatır ki ulaşamamış olanlar da alsın. Aslanım benim. Aynı insan mısırdan sonra çıkarır ıslak mendil de verir. Bak şimdi görüyo musun ... Cinebonus'larda mısır kabına ıslak mendil zımbalamışlar, mütemmel bi düşünce olmasının yanında o aslında benim fikrim. Benim ve bilimum cips-taso gençliğinin fikri. Eyt.

Cips diyince...Cips yiyen teyze gördüm geçen gün. Teyze 6k yaşından gün alan bi teyze. Belli ki torununun torunundan kalan cipsti o, gidip de spesifik olarak ''bana bi tane hedehödö cipsi'' diyecek hali-ni bırak takati yok. Neyse, böyle en mini boyundan, mor bi paket, üzerinde eşşek kadar BOŞYOK yazıyo, belli ki bayatlamasın diye önceden ağzı dürülmüş içe doğru, sonra tekrar açılmış. Böyle buruşukça. Onu bir iştahlı yiyor ama seni beni bırak, en tok insanı getir, 5 paket yerdi ondan. Altından kavramış paketi, içinde kırıp kırıp ağzına götürüyo cipsleri. Sonra o iştahla parmaklarını yalıyo. Dişsiz de bi de, damağıyla eziyo, öğütüyo falan. Yalandı bi güzel, yutkundu, parmaklarını tek tek yaladı, sonra en bombası cipsi yemeyip, kabını tuttuğu elinin parmaklarını da yaladı. Ama ben orada bi güldüm. Otobüste oluyo ya bu, o baskıyla, o yalnızken otobüste gülememek baskısıyla nasıl da köpürüyorum böyle. Nası güldüm ama. Bi yandan yüzümü kapatıyorum ki hapşururmuş gibi, gözlerim yaşarıyo siliyorum, allahım iki büklüm oldum. İndim de rahat rahat güldüm sonra.

Karma'nın ne olduğunu My Name is Earl'den ve ya Fallout'tan öğrenenler için gelsin. Yanlış biliyormuşuz ya lan?! köşesi : Bad karma nedir? : Bad Karma otobüste ayaktakilerin dengelerini kaybedip yalpaladıklarında onlara gülmek, ve akabinde yalpalamaktan beter olmaktır. Otobüs teyzesi yorumu : '' Allah cezasını verdi köp'oğlu!''

Lockerz Redemption'ınını yine 5 dakika ile kaçırdım, hayret bişey, gerçekten. Karma falan da değil bu. Günün yorumunu halkımıza bırakıyorum : ''ab-dest-siz!''


  • Beklentiler ne derece yüksekse, karşılaşılan durum da o denli eksik tartılır insanın gözünde. Hal böyle olunca sabaha karşı 3'te heyecanla beklenen all-star karşılaşmasının yapılacağı stad(yum) için de umduğumu bulamayacağımı düşünüyordum. Ama sadece benim değil bütün izleyenlerin ağzı açık kalmıştır herhalde, ben böyle bir şey görmedim arkadaş. Bu nasıl bi.. bu n.. nası biş.. Tarifi yok. Ultra süper büyük bir stad, tam 108,713 kişi bir all-star karşılaşmasını izlemek için orada. Salona geriden bir kamera gösterildiğinde ''çüş! hayvanat bahçesi!'' diye geçirdim içimden. Sadece büyüklüğüyle Guinness rekorlar tarihine geçtiği gibi, oyuncuların ve sahne alan Usher, Alicia Keys ve Shakira gibi isimlerin de şovuna sahiplik eden, portatif(!) bir sahne yapılmış, yıldız şeklinde, asansörlü, teknolojik bi sahne. Usher'ın çıkıp şarkı söylemesinden sonra, Space Jam'den sonra beğendiğim ilk oyuncu sunuşu yapıldı. Önce yedekler ve oynayamayanlar anons edildi.Chris Paul, Brandon Roy, Allen Iverson forma giyemeyeceği için, Shaq olmadığı için üzülmüş olsam da o anki coşkuyla üzülmeye devam edemedim. Kobe'nin olmaması da kötü oldu ki dengeleri değiştirebilirdi, hatta büyük ihtimalle batı kazanırdı diyebilirim. Anons yapıldığında sadece peace işareti yaptı, böyle mülayim bi surat ifadesiyle. Zaten Kobe batıda arkadaşları ''aldım verdim'' yaparken sona kalıp karşı takıma geçmek zorunda kalan çocuklar gibi, bi de oynayamayınca içim buruldu. Ama yine de...

  • Doğu konferansı mükemmel bir şekilde çıktı sahneye. O nasıl bir çılgınlık öyle, her biri müthiş bi gazla, böyle burnuhavadalığın sempatik dans figürleriyle buluştuğu bi havada çıktılar, birbirine kenetlenmiş, yüksek moralli, başarılı 5 adamın bu gece inanılmaz işler yapacağını gösterir gibiydi. Tamam bu kadar yeter.

  • Sahada da çok saçma gösteriler yapıldı, ödül mü almış neymiş bi kadın milli marş söyledi arkada tüfengli adamlar bilmem neler. Teksas bilindiği gibi milliyetçiliğin tavan yaptığı memlekettir de böylesine dışa vurum... Tamam kovboysunuz anladık lan! Bütün temayı bunun üzerine kurmuşunuz, bizde olsa biz de abartırız, o kesin. Osmanlı motifleri falan. Ama trt western kuşağından fırlama bi tema da az abartılı olmuş koçum.

Eveet, ilk beşleme şu şekildeydi:
Doğu : Johnson- Wade- James- Garnett- Howard (afedersin ama havada karada yeriz)
Batı: Nash- Anthony- A'mare- Dirk- Duncan

  • Benzetmeler. Çok pis benzetirim. Öyle böyle değil.
    Bir kere bu Chris Bosh ölümüne Snoop Dogg'tur. Öyledir. Bak
    Stan van Gundy mahallenin bakkalı değil de nedir? Tonton, al yanaklı, bıyıklı, oturuşu falan. Birebir. En sempatik de koçtur nitekim.
    Haydi Nowitzki'ye giydirelim. Hidayete benziyo lan bu. Konuşmadaki o küçükken havale geçirmişlik falan.
    Chris Paul'e de Chris Rock diyerek herkesi kanser ediyorum. Ama ona benzemiyor tabii. Benim gözümde o şopardır, darbuka çalandır o. Darılmaca gücenmece yok, oyununa laf etmem.
    Derrick Rose ' da bildiğin şam şeytanıdır. bildiğin heh.

  • Oyuna başlarken göze çarpan tek şey tipik doğu hatasıydı. Totolar up in the air. All Star'a kaç kez katıldıysan, jerseyinin arkasında o kadar yıldızın var, ondan feyz alarak olsa gerek. Lebron yine ele pudra,pudra havaya şovunu yaptı. Ben bu adamdan tiksinmeyeyim de kimden tiksineyim. Neyse tötü kalkıklık nedeniyle batı bayağı önde başladı, biz de onlara yetişelim diye misilleme 3'lükler potayı bulmadı vs.

  • Steve Nash kendine nasıl bi güveniyosa 4 tane izbandut gibi herifin arasından sayı göndermeye devam etti. Bu arada maçın terleyeni : KG. Sakin ol lan.Püh.

  • Billupps maçta 3'lükleri sıralarken, akıllara RayAllen'ı getirdi şüphesiz. 2008'teki haliyle özdeşleştirdim ben de.

  • 2. çeyrekte parlayan Deron Williams oldu, sahaboyu koşup smaç çaktı, gelen asistleri smaçsız bırakmadı.Asist demişken, asist üzerine ihtisas yapmış, RajonRondo'da Dwade'le maç öncesi anlaşmış mıdır nedir, adamı sayı delisi yaptı, vay maşallah dedirtti efenim.

  • Kendini ekranda görüp çıldıran seyirciler de küfür ettirdi, yine gözlükleriyle gelen seyirciler için Çarşı'dan geliyor: gözlüğünüze sokayım.

  • David Lee ve Chris Bosh'un çiğ mavi ayakkabıları da başka bir tezahürat konusu. Sponsor olsa bile insan formaya daha uyacak bi renk seçer, lacivertin altına daha güzel bi renk seçelim diye düşünür. yuh.

  • Tnt'nin inside the trax bölümlerinde oyuncuların oyun esnasında, benchte konuşmalarını netçe duymamızı sağladı, kısmen aksaklıklar olsa da. Oyuncuların yakasına mikrofon yerleştirilmiş, hödödödö şeklinde anıran basketçi azmanlar bazen de tebessüme yol açtılar.

  • LEbron azmanı steroid kullanıyor mu lan acaba? Hayvan kendini slamdunk'ta sandı, böylesine enerji böylesine hırs kimsede yok. Chris Bosh'un asistiyle de belki günün smacı denilebilecek smaca imza attı. Böyle dediğime bakmayın, her smaçtan sonra aha günün smacı bu işte dedim. Kendimibilmezim ben.

  • Eveet, ilk yarı sonunda Melo (afedersin ama muhabbet tellalı gibi bıyık bırakmışın,olmuş mu) 17 sayıyla üstünlük sağlasa da , Doğu'da double yapan isimler çoğunluktaydı, 7 sayı ile üstünlük doğudaydı. Kobe olsa ezilirdik lan diyenler oldu. kısfmet.

Shakira, Alicia Keys falan sahne aldı. Ha pardon, Alicia Keys ve kalçaları. Hıhı.

  • Yine maçın smacı dediklerimden; Dwade'in asisti ve o kol boyuyla sadece Dwight'ın alıp basabileceği bir smaç(3. çeyrekte) Atletizmin körüklendiği an. Bu sırada Tim Duncan eziliyordu ki son anda eğildi, çok güldüm çok. Nash'de ''bırakın abi atsın, bi ellemeyin de atsın'' denilen çocuk gibiydi. ayıp be.

Bu çeyrek müthiş alley-oop ların çeyreğiydi. MAvs maniacs dans grubunun göbekli abileri de çeyreğe tat kattı. tat. öeh.

  • Ve fakat Pau Gasol'un pasif kalması? Sezon içi maçlarda Kobe-Gasol ataklarına, müthiş top çalmalarına alışmış biri olarak fiyat-performans adına puanım 3. İlk dakikalara iyi başlayan batı, üçüncü çeyrekte alley-oop ve smaçlarla daha çok şova dönüşen müsabakada moral bozukluğu ve tempo düşüklüğü yaşadı. Ara açılmaya başladı, konsantrasyon da düştü, top kaçırmalar arttı vs. İşte yine bir hücum esnasında Gasol'ün elinden topunun çalınması, gasol sıçmaya başladı cümlesini yineletti.

  • Son çeyrekte fark kapanır gibi oldu, Billupps'ın üçlükleriyle batı doğuyu yakaladı, 12 saniye kala bilupps ın atacağı bir üçlük her şeyi tepetaklak edebilirdi, Deron Williams'ın son dakika faulu ''naptı lan o?!'' şaşkınlığıyla 139-139 kalan 7.7 saniye nefesler tutuldu. Dwade ve Nowitzki mücadelesi sonrası hücuma giren batı, son saniye carmAlo nun ütopik atışıyla kaybetti ve 141-139 skoruyla doğu konferansı kazandı.

MVP'de beklendiği gibi Dwayne Wade seçildi.

Biz 37 ekrandan seyrederken oradakilerin 278630674890 ekran saha plazmasından maçı takip etmeleri sonucu edilen beddualar da guinnesse adaydı bence. Gerek gösterileriyle gerek maçıyla smaç yarışmasını telafi eden bi all-star oldu bu seneki. Pizza-kola-arkadaş üçlemesiyle izleyemesem de doğunun kazanması yetti bana, heheyt. H.o.r.s.e' u da tekrarını izledim aslanım Rondo iyiydin iyii koçum benim.

Dün gece Okc-Dal maçını izlerken uyuyakalmışım, ama şunu gördüğümü hatırlıyorum. OKC Nash'i alabilirmiş, bir de bi kaç isim daha. Nash phx'i bırakır mı bilmem ama ne biliyim bence gitmesin. Sinirleniyorum böyle durumlara. Mesela Shaq Phx'e gittiğinde üzülmüştüm, sonra Cavs'a gitti falan. Sanki Arda etimesgut şekerspor'a gitmiş gibi Nihat ÇaykurRize'ye gitmiş gibi üzülüyorum. Olmasın böyle şeyler.

Nisan'daki Playoff'lara kadar tutar bu haftasonu bizi, hati!


bu sezon da reklamlar inanılmaz.

  • Maçlardan, esas gösterilerden önce kameralar bol bol seyircileri çeker, renk renk, her yaştan, ünlü ünsüz bir sürü insan. İşte o kısımda pek bi eğlenirim ben. Televizyonda her an görebileceğim insanlardır belki ama orada saha kenarında, böyle sponsor gözlükleriyle, ten rengine zıt hırkalarıyla, karısıyla çocuğuyla üç beş repçi göreyim, bi Arnold Schwarenegger bi Jack Nicholson göreyim, öyle de mutlu oluyorum. Gözlerim arıyor Bill Russell'ı göremeyince. (Adamda da ne biçim bi sakal var arkadaş, böyle yılbaşı sprey karlarından, pamuktan falan yapılmış gibi, bi garip.)

  • Efenim geçen sene olduğu gibi, bu sene de H.O.R.S.E 'u kaçırdım. NbaTv açık, kendime de soruyorum, lan gününü değiştirecek değiller ya? diye, sonra dunk ediyor NtvSpor'da olduğu. Neyse ki diğerlerine yetişebildim. Shooting Stars 'da -3'lü takımların yarıştığı- Texas grubu aldı ödülü. Dirk Nowitzski donuk donuk gülüyordu yine, pis. Bi türlü sevemedim, küçükken havale geçirmiş gibi, bi garip, çocuğum olsa görüştürmezdim, aman ayten abla bırak allaşkına..

  • Yetenek yarışmasında B.Jennings, Deron Williams, Westbrook ve Nash yarıştılar ki orada Nash ismini görüp de ''birinci belli'' diyenler bi hayli çoktu. E haliyle, adam çevik, hareketi kolay, önceki yıllardan da başarısı belli zaten. Bir ara Westbrook yakalayacak gibi oldu ama bounce bölümünde çuvvallayınca yarışmanın galibi de belli oldu. Kim ne derse desin, Steve Nash'e yakışan bi yarışma bu, ödül keza.


  • Gelelim 3-pt contest'e, yani 3'lük yarışmasına. Potanın etrafındaki 5 köşeden toplamda 25 topla en çok 3'lüğü hangimiz atabilicez çekişmesi. C.Billups, P.Pierce, S.Curry, Gallinari, Frye ve D.Cook çekiştiler. Stephen Curry'e babasının kaslarını annesinin gözlerini almış bi ton övgü yağdırdılar ki ben o performansı beklemiyordum ki ilk turdan birinci çıktı,helal olsun. Billups alır desem de kalbimin beyle bi köşesinde Pierce vardı, çünkü PPierce candır. Larry Bird'den sonra Celtics'ten ilk galip de Pierce oldu. Kazandığı an KG'nin yanına koştu, orada özel bi hareket mi denir ,dans figürü mü denir bilmem öyle sempatik hareketler yaptılar karşılıklı. Kaan Kural'ı verem eden tek şey de topların, oyuncuların sağında kalması oldu, olan olmuş 10 dakika bıdır bıdır yok sağında kaldı, yok yanlış oldu..Sonra bi de rejiye laf atıyor, kamera açıları kötü diye. Berbat çevirilerin yüzünden bi tane röportaj dinleyemiyoruz lan!

  • Slam-Dunk'da bence kötünün de kötüsüydü. Her şeyiyle hem de.Katılımcılarıyla, smaçlarıyla, kazananıyla! Shannon Brown güzel başladı, Kobe'den asist aldı falan, daha sonra bi 360lık verse denemesi yaptı ki eğer onu başarabilseydi, kesinlikle o alırdı, ikinci denemesinde aynısını deneseydi yapardı ama yavanından bi smaçla aldı 7leri 8leri oturdu.salak. Demar Derozan- Nate Robinson kapışmasına vardı durum finalde. Hazır lafı geçmişken, Nate Robinson'ın allah cezasını versin, tı lanet herif. Ukela. Geçen sene blogcana, sözlükcene, ailecek sövmüştük ki etki etmemiş pek. Hala aynı uyuzluk. HAYVAN!

    Japon balığı kılıklı Derozan'da çok fantastiş bi hareket göremedik. Hani gönül istiyor ki her slam dunk'ta bi eğlence, bi şebeklik görelim. Jüri olsun benchlerde oturanlar olsun itekleşerek alkış yapsınlar falan.(bkz. zenci heyecanı, alışılmadık smaç sonrası şaşıran yedek alkışı) Lakin böyle bir şey göremedik. Nate Robinson iti bu sefer neyin üzerinden atlayacak diye düşünüyordum ki saçma salak bi hareketle geçiştiriverdi. Hayır hiç bi yarışmacı ilk smacını sokamadı, böyle tekrarlanan, sakız gibi uzayan sıkıcı bi karşılaşmaydı. Ben de hayır diyorum ve 3 hayırla sizi uğurluyoruz.

  • All-Star ikinci gecesini de sabaha bağlarken, kola bardakları, cips tabakları beni bekler, anne terliğini yemeden gideyim. Yarınki karşılaşmanın da tadı olmayacak muhtemelen ama yine gel sen, pizza söyler izleriz n'olucak. hati.

ol sıtar apdeyt

Kobe, bileğindeki sakatlık yüzünden katılamıyor, onun yerine Jason Kidd giriyormuş.
Iverson'da ailevi bi durumdan dolayı katılamayacak, David Lee de onun yerine oynayacakmış.

Nba tv'de Kobe'nin yerine Kidd'in girmesi bi hayli yadırgansa da -yadırgamamış değilim ama- bir East tutkunu olarak gayet sevindirici bi haber.ehe.

kırtasiye fetişi

  • Elime para geçti mi, hiç acımam, çarçur ederim. Hesabımı bilirim ama bir köşede çarçur etmek için para bulundururum. ''Ucuzsa al!'' mottosuyla adını, işlevini bilmediğim şeylerle bile eve dönebilirim. Kemik yaşım antropoz dönemini azıcık aşmış, böyle hafif göbekli, meraklı, tercihen kadife pantüllü tonton bi amcayı işaret ediyordur büyük ihtimalle, çünkü geçen gün Bauhaus'a girip olmayacak şeylere sarkmış; allahtan yanımda olan akıllı bir bireyin beni kasaya sürüklemesiyle bir şey alamamışımdır. Aman yarabbim o sunta kokusu! ''Müstesna, şunlardan bahçeye alalım da torunlar gelince rahat rahat otururuz'' diyebilecek kapasiteye sahibim, torun konusunda o kadar da emin değilim gerçi, rahat rahat..

  • Yalnız olgunlaşma aşamasına gelmiş, boy atmış, uslanmasına ramak kalmış küçük kuzen iyi gibi bence. Bayaa böyle iyi olmuş yani, iyi iyi. Boyum kadar taşları olan anonim satranç isteklerini geri döndürmedim, insanlıktır, oynayayım dedim. Kardeşini eksik olan ''at'' yerine koymasıyla, şah mat dediğim halde o şahla hala hamle yapmaya çalışmasıyla beni benden alan erkek çocuğu; büyü de gel! insan o insan.

  • Evdeki eşyaların yerini değiştiren, nefes nefese kalmış, 3.0 TDI, dinamik viraj aydınlatma sistemine sahip evhamlı anneden daha feci olanı da eve yeni eşya almış kompakt bir SUV ile coupe birleşimi dinamik bir anneymiş, anlamış bulundum. Sürekli fikir sorar, yakından bakar, uzaktan inceler, koyacak yer bulamaz buldu mu da beğenmez, sana sorar, beğendim diyene kadar sorar, beğendim dersin yerini değiştirir. Sıkılıp odana gidersin ama içerden adım sesleri gelir, şangır şungur onu indirir bunu çeker, çıldırmıştır, önüne geçilemezdir, 5600 beygir gücündedir, panişırdır, ağzınıza biber sürer.

  • Kırtasiye oldu mu da bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz. O anneyi havada karada yerim ben. O bendeki heyecan kimsede yoktur kağıt karton kokusunu alınca. Defter alırım ihtiyacım olmasa da, defter her halükarda kullanılır çünkü. Kalın kapaklı, telli beyle. o yüzden Office Superstore'lara girdiğim anda alarm verilir, peşime 3-5 tane görevli takarlar. Ama beni bilirler, kötü niyetli değilimdir, ayıp olmasın diye ufak da olsa bişey alırım. Boş dvd alırım, ataç alırım, raptiye alırım renkli menkli, hele bir de ucuzsa kralını tanımam çok çok alırım. Eve gidene kadar poşeti açıp açıp bakarım, eve varınca ilk iş onları düzenlemek olur, güzelcene yerleştiririm, her biri de çocuğum gibi. Kalemliğimde 1500 tane bozuk kalem var, atılır mı ya, yazık günah.

  • Canson kağıtlı, kalın kapaklı çok çok güzel bi' çizim defteri aldım geçen gün. Çizmeye kıyamıyorum lakin ki. Öyle de güzel. Kalemleri kullanamıyorum uçları bozulur diye. Bir tane de siyah yapraklı çizim defteri aldım, a6 boyutlu. Arkadaş ben böyle orgazmik bir defter daha hayatımda görmedim, göremezdim de. Beyle beyaz kalemle yazıyorsun ama o gölgelendirmeler, taramalar bir başka oluyor. Böyle sinsi gibi bi sayfa istiyosun, onu da düşünücem artık, beyaz kalemin var mı da hem?

Bu hevesin de tatilin sonunda vuk'u bulması, pek tatsız oldu üstad.

  • 13-14-15 Şubat tarihlerinde AllStar maratonu olacak ki okulun ilk günlerinde uykulu olmaya değer gibi. Kimi uyanık arkadaşlarım son gece east-west karşılaşmasını izliyor, sonra da diyor ki ''evet izledim.'' hadi ordan! Ben anlamıyorum değil mi evladım. Böyle sınavda hocayla göz göze gelince ''hmm'' şeklinde derin derin düşünen öğrenci numarası yapıyor bana, ben anlamıyorum sanki. Zibidi.
İzleyici sayım bi dene daha arttı, nasıl coşkular, nasıl çıldırmalar böyle.Hoşgeldin fingolfin, kiip riidink! hürmetler. hati.

maddeli falan böyle

  • Bir mousela çift tıklamaya alışmışken ani bir değişiklikle tek tıklama aktif hale getirildiği zaman, o alışkanlığı bırakıp yeni tektık a uyum sağlama süreci insanı zıvanadan çıkarabilir. Çift tıklayarak açılan klasörlere, çift tıklandığı vakit klasörün iki kez açılması söz konusudur, ekranda bir sürü klasör açılır, alışmış parmağa laf geçiremezsin, bildiğin her şey birbirine karışır. Öyle çıldırırsın ki denetim masası çok uzaktadır, akıl edemezsin. İnat edersin, ''alışıcam lan!'' yok işte, öyle olmuyor, yüzyıllardır kullanılan mouse bile pes ediyor bir süre sonra. Bir sürü dosya, klasör, belge kıl yün açılır, tek tek kapamaya tahammül edemezsin ya (etmemen lazım bence) windows7sever insanım, en kreatif yanlarından biri de bu. Bir dosyayı bişeyi basılı tutup sağa sola salladığın zaman her şey simge durumuna düşüyor, derli toplu bir ekran. Ha bu biraz da annesi odanı topla dediğinde her şeyi dolaba tepiştiren insana benziyo ama zaten o da benim. Oda da benim. Her şey benim. Tı allah cezs...


  • Bilgisayarda normal yollardan yaptığı her işlemi klavyeden de yapabilen insan severim. Sayarım. Bi lafı iki ettirmez o, hemen takır takır halleder ne gerekiyorsa. Klavye özürlüsü vardır kimi kimi ''Kapat şunu'' dersin, tıklar, eli kayar ekran küçülür, bi daha kayar simge durumuna düşer, uğraşır durur iki saat, ''alt-f4'' yap dersin, senkronu tutturamaz,ctrlaltdel yap dersin tek tek basar falan bi ton serserilik. Arkadaşım, zor bişey değil lan, fonksiyon tuşlarıyla hayat kurtarırsın istersen, adam yapmış yukarı 12 tane fonksiyon tuşu dizmiş, kullan işte. Tek harf büyütmek için her seferinde kepslak açıyorsun, çıldırtma beni burda!

  • O değil de MsOffice programlarında sağ alt köşede bi yerde böyle ataç falan çıkardı yardım için, ''şimdi ne yapacaksınız?'' diye yol gösterirdi, göz möz kırpardı. Onun bi seveni ben miydim acaba, nefret etmesenize ondan, evcilleştirip sanal hayvanım yaparım beslerim ben onu, çok sempatik ki.

  • Bi o kadar daha sempatik olan şey de Shaggy şarkılarıdır. 'mista lobaloba' ile büyümüş biri olarak sizi temin ederim ki o şarkının adı hala mistalobaloba dır benim için. ''Mr.Lover (boombastic)'' değil. ''Wasn't me'' vardır mesela, onun da sözlerini hala uydururum.

  • Daha sempatiği de daha yaşlanmamış Darren Hayes'tır. Yine Savage Garden ile büyümüş biri olarak (ben baleye gidemeyecek kadar iri kemikli olduğum için her gün abimle boombox başında şımarırdım,ondan.) Darren Hayes'ın i want you klibindeki haline her tiineycır gibi hayran olmuştum. Tanımayanınız, dinlemeyeniniz varsa da çok fazla kınıyorum, break me shake me , tears of pearls ve to the moon and back parçalarını dinlemenizi tavsiye ediyorum. 90lar rehberi hazırlamak isteği de var zira.

  • Her şeyi bir kenara bırakırsak, ama her şeyi; bir insanın son isteyeceği şey, bulimik ya da yediği şeyden zevk almayan, yemek yemeyen-yemeyi bilmeyen bi arkadaştır herhalde. En azından hesabı ödemeyecekse. Ben gıcık olurum böyle şeylere. Arkadaşınla buluşuyorsun, güzel bir yemek bir tatlı yemek için, büyük bi iştah var, ama ne o ''sen ye, ben bir şey almayacağım'' ''burdan yemeyi sevmiyorum, sen ye ben su içerim'' ''midem bulanıyo, bi kussam kendime gelirim aslında'' e ama...eh! yemek yiyecektik, iştah falan hani ? Arkadaşın sızlanmayanı, yemek konusunda kompleks yaratmayanı, doymadıysa ''doymadım'' diyebileni, üstüne de gocunmadan tatlısını yiyebileni makbuldür. Şuranın şusu buranın da busu güzel diyebilenidir, menüden yemek bakarken kolaylıkla tavsiyeler yağdırabilendir, uzatılan dolu çatalı geri döndürmeyen, üstüne tabağından didikleyendir makbulü.

  • Ayrıca bişey anlamadığı zaman da anlamadığını belirtip buna gülebilenin de başımız üzerinde yer var. Lost son sezona kabul edelim ki karmaşığın da ötesinde başladı, önce bir hatırlatma bölümüyle hafızalara su serpseler de yeterli olmayan bin tane ayrıntı var gizli saklı. Paralel evren, zamanda ileri geri sek sek oynamalar, yok her şeyin tersine dönmesi, düzende bozulma, teolojik, paranoyak, obsesif çıkarımlar bilmemneler. Bi durun lan! Bi sakin başlasanıza, 2010'a çok var dedik bir dolu diziye filme yüklendik, bir anda bir bölümle kafa karıştırdınız gelip. Her sahnede ''noluyo olum?!'' diyen arkadaşlar toplandık size ve almanyadaki amcamıza fransadaki dayımıza selam yollamak istedik. John Locke'un da tötü kalktı iyice, allah mısın lan?!

Maddelerin birbiriyle bağlantısı olmadığını düşündünüz ki sizin için hepsini birbirine bağlayayım o halde :

  • Mouse bozulunca klavyeyle de aynı işlemi kolaylıkla görebilen, office ataçını seven, alt f4 kombinasyonlarını kullanabilen (tercihen front page bilen) ,90'ların manyak imajına ve melodilerine gönül vermiş, yemeyi bilen,seven, sıkıntısız, JJ Abrahms'ın paralel evren bilmem ne derken Lost'la sınır bilimli,kurgulu Fringe'i birleştirip gücüne güç katmak istediğini düşünen , prezentabl insan aranmaktadır. müracaat : teknikokullar ankara. (bu da 1 kelime 1 işlem'in adresiydi sanırım, hep kullanmak istemişimdir, teknikokullar!)

imza: süpermarket. baybay.

günübirlik tivi

Çok televizyon izlemem; ama izlesem n'olurdu, dün tam anlamıyla buna şahit oldum. Salak gibi oldum, kendimden geçtim. İçim geçmiş sonra da. Bir de şımarık gibi, böyle görgüsüz gibi bi' gözüm televizyonda, bi' gözüm internette.

  • Kelime Oyunu var Bloomberg HT'de (Kanal 1 idi esasen ama ülkecek finans işlerine o kadar düşkünüz ki bi Bloomberg'de bize nasip oldu.) Müptelasıyım ben, o konuk ''harf lütfen'' dedikçe, ''bi' harf daha aliyim'' dedikçe, nasıl da sinirleniyorum, nasıl da bilemiyor o 6 harfi de çıkmış 7 harfli kelimeyi, e çüş! cahil,karacahil! Koskoca amcasın, saçların ağarmış, boş zamanlarında bulmaca çözüyosun diye sokmuşlar seni o yarışmaya da bi '' müptela'' kelimesini bilemedin ya, ben sana hiç bi' şey demiyorum,haftaya ordayım amca, kapışalım.

  • Çok dizi var ya. Öyle böyle değil. Televizyon kanalları artık saçmalamaya başlamış, aynı formatı döndürüp döndürüp her sezon ekrana koyma çabası neden, onu anlamadım. Adını değiştirince, anlamıyoruz sanıyolar demek ki. Her yazarın da romanından uyarlama yapılmasın rica edicem, midem bulandı artık. Hele bu Ay Yapım'ın bayık dizi müzikleri..Sizin yüzünüzden otobüste dolmuşta bile kurtulamadım telefon zili yapmış adam Yaprak Dökümü'nü. Koskoca adam. Amca yine.

  • Geleneksel online Disko-Medya Kralı izlemeceleri -with ddoğancıoğlu- yani her hafta sonu bir yandan izleyip, bir yandan da msn'de ''ahaha ne dedi lan'' ''tipe bak olm ne giymiş, oha napıyo'' gibi anlık güncellemelerle beraber izliyormuş gibi hissetm...off cümleyi bitiremedim. Öyle işte. Bu hafta, yani dün, Boston Celtics- LA Lakers maçıyla çakıştı ki, ağırlık maçta olmak üzere bir ona bir ona geçiş yapmaktan beynim aktı kulaklardan. Maç dedin miydi, küçük bi değerlendirme yapmadan da olmaz;

  • Maçı açtığımda Lakers öndeydi, ilk çeyrekti sanırım. Gasol, Fisher sahadayken, Celtics yedeklerle oynadı RajonRondo'yla öne geçirdi takımı. Aslan Rondo, dedim ama ben, finallerde dedim, KG,Pierce,Allen yanında 4 üncü isimdir dedim. Ama çok çakal arkadaş, böyle ufak tefek, böyle bi her sayının ardından bi basket faul, ordan bi sayı daha. tötü yere yakından korkucan.(yakın evet 1,85) Bir de Celtics yedeği kadar çirkef oyuncu yokmuş onu gördüm ben. Bi Mango'da alışveriş yapan kız bi' de Celtics yedeği kadar çirkefi yok. Gasol'e dalaşa dalaşa bi hal olmalar, çizgiden çevirdiği topu rakibin beline beline atmalar. HAYVANHERİF! Neyse Celtics önde götürüyordu maçı, Allengiller 3lüklerle şenlendirdiler, Glen Davis hayvanı girdi, havayı değiştirdi bi. Sonra Kobe girdi oyuna, sadece 1 sayıydı Celtics'e gereken, ama gitti fantezi olsun bizim olsuncu, 3lük denemesi yaptı öyle kritik dakikada. 89-90 LAL maçı aldı. Lanet olsun sizin gibi insanlara be. Doc River'ın soyunma odasında çektiği sıra dayağı için nba.com (cetvelle böyle, çat çat!) Demirören yeniden seçilmiş, Delgado'nun sözleşmesi de yabancı kontenjanına takılıp askıya alınmış. Şimdilik bu kadar, Şansal?

  • Müzik kanalları da uyanık mı ne anlamadım, ''gece gece kim izliycek abi, koy 15 şarkı, sabaha kadar döndür döndür çal, kimse izlemez nasıl olsa, dağılalım biz de evlere'' ci onlar biraz. Çünkü biraz bakayım dedim, sırasını şaşmadan aynı videolar tekrar tekrar verildi. Vay dedim, yayıncılık bu olmalı dedim içimden. Lady Gaga, Beyonce, Jay-Z, Drake, Jay Sean, Lil Wayne ve sonra yeniden Lady Gaga, Beyonce... diye gitti. Ohoo..

  • Peki Lil Wayne'in her önüme çıkan şarkıda tuzunun bulunması. Her şarkı ismindeki '' ft. Lil Wayne'' uzantısının olması. O gevrek sesi her yerde duyuyor olmak. Azıcık dinlense fena olmaz bence. Bir ara bütün müzik camiası Akon'la yaptı aynı şeyi. Şimdi de bu.

  • Grammy ödül törenini izlerken uyudum ben, rüyamda kendim ödül vermeye devam ettim. Sonra sabah baktım kime ne almak düşmüş diye, Beyonce 11 ödül almış, onu evine pazar arabası ve iki Bim poşetiyle anca taşımış. Ama ödül töreninde öyle bi giyinmiş ki, zaten beğenirim, iyice hayran oldum, o nasıl bir vücut arkadaş. Erkeklerin beğenmemesi falan, zevksiz misiniz nesiniz lan?!
    Eminem-Beautiful'la alamamış, Jay-Z D.O.A ile almış ona bi bozuldum ben esasen. Taylor Swift diye bi kızcağız da 4 tane ödül almış. Ac-Dc ve Judas Priest' de almış, Kanye West tek başına alamamış ki ayıp olmuş, hiç sevmem Black Eyed Pees almış bisürü, Jason Mraz'da almış eferin, bayağı bi var işte, burada kim ne almış tek tek yazacak değilim, gir bak .

  • Uzun süredir Lockerz adlı bir sitede, hediye dağıtımı gününü bekliyordum, kaç gündür update edilmedi bugün de edilmez, en iyisi yatayım ben dediğim an, başlamışlar hediye dağıtımına. Buradan öncelikle site yöneticilerine, sonra da ayı gibi siteye saldıranlara sesleniyorum, gözünüz doysun be!

Oldu o zaan, hati!