içses-dışses

P.Diddy olsun Kanye olsun, onları gözlüksüz görmek; benim için Ayna'daki keli gözlüksüz görmek, Mezdeke'deki belidensırları peçesiz görmekle eşdeğerdir.

sadece bunu yazmak istedim.
-cümlelik postlar için twitter alsana.
tamam.

gitbilokyaz

  • İnsan formundaki çocuklarına, evcil hayvanlarına sosyal paylaşım sitelerinde hesap açan insanlar var ya, inanılmaz muziplik yaptıklarını falan sanıyolar, onların gözleri parlıyo böyle, arkadaşlarına falan gösterirken gevrek gevrek gülüyolar. Bi acayip mi ne onlar bilmiyorum da.

  • Aynı deli heyecanı yeni dil öğrenmeye başlayan insanda da var. Yeni öğrenmeye başladığı dilde böyle duygusal olsun,komikli olsun ya da biz anlamıyoruz diye ''merhaba,nasılsın''lı olsun kelimeleri, cümleleri oraya buraya yazar o, içi kıpır kıpırdır çünkü, yeni lisan öğrendiğini herkesin bilmesini ister, bilir ki bu çok havalı bi'şeydir.Bizler hemen soracağızdır ona, ''bu ne demek?'' diye, o da gururlu bir şekilde cevap verecektir ''ha o mu, ya ispanyolcada hedehödö demek'' madem öyle, türkçesini yaz, biz de anlayalım, deli mi ne.

  • Büyük marketlerde sucuk standlarının yanında resmen çömelmiş piknik yapan amcalar olur. Sabah 9'da, market açılırken girerler içeri, kahvaltıyı falan ederler bi'güzel. Sucuk yer, gider tadımlık zeytinlerden, peynirlerden tırtıklar biraz, şanslıysa orada bi' lipton standı olur çayını mayını da içer. İşte bu amcagiller, en heyecanlı satıcıdan bile daha tutkuludur. Zeytin alacaksanız yanınıza yaklaşır, ''ondan alma, şu iyi şu. Ben az önce baktım güzel güzel. Ya napıcan 250 gr, al tenekeyi.Al çocuğum bişey biliyorum da söylüyorum'' konuşur durur o. Siz alır gidersiniz, hala arkadan önerilerde bulunur. İşin garibi amcalar, mağazadan bi prim falan da almazlar.(almıyolardır heralde) Onlar sırf sizin için en iyisini düşünürler, tecrübe ederler ve tavsiye ederler. Sonrada kolestrolüm çıktı, e herkes bi kürdan yiyo, sen ekmek arası yapıyosun sucukları amca!

  • Takip ettiğim haftalık,aylık dergileri sabit bi yerden alıyorum ben, bi' gidiyorum bi kitap parasına zilyon dergi alıp çıkıyorum. İşte orda bi çalışan var, candır o. Seni gördü mü gözü parlayan, adınla hitap eden, yardım için yanına koşan, ''senin dergiler geldi'' diyen, derginin bittiğini gördüğünde 'seninkileri ayırdım'' diyen, kasada da çalışan indirimi yapan o güzel insandır o. İşte o insanda da aşırı coşku vardır. Bazen çıldıracak gibi olur, hatta az bişey çılgındır o. Bir anda 185 tane dergiyi satacak olmanın, ve bunları periyodik aralarla yapmanın huzuru ve ritmi ile hayatına devam eder. Yarın gideyim de 3 5 dergi alayım madem.

  • Benim bi' arkadaşım var, mükemmelötesi sakindir o. Sen hayatında öyle sakin insan görmemişsindir, senin sakin dediklerini havada karada yer benim arkadaşım. Öyle de huzur doludur, aheste aheste konuşur falan. AMA, yeni bi oyun oynamış olsun, yeni bi grup, güzel bi şarkı keşfetmiş olsun, bi kitap,bi film beğenmiş olsun; o sakin insana kan-can gelir. Öyle heyecanlıdır öyle heveslidir ki onları anlatmaya, adamın aklını alır. Bir de detaycı ki, en ince ayrıntısına kadar sevdiklerini, itici bulduklarını her şeyi bir bir anlatır. Sana da diyecek tek bişey kalmaz, alkışlarsın, tebrik eder gidersin. -bu adama dragon age i kötüleme gafletinde bulunanlar oldu da, aman yareppim.-

  • Forumlarda sorduğu soruya cevap alan adamın ''sağol kardeş!'' indeki heyecan da eşsizdir. Verdiğin ufacık cevap için sana on post teşekkür eder, emeğe saygı +rep verir, teraziyi unutmaz, özel mesajla iletişim kurar, çıldırır bi süre sonra da. Arkadaşım, önemli değil lan!

  • bi kaç arkadaşım ''git bişeyler yaz,okuycam'' dediği zaman, ''facebook'tan önce senin blogu açıyorum'' (hadi lan ordan) dediği zaman, böyle yazılarıma yorumlar yapıldığında, izleyici sayım arttığında falan, böyle durumlarda da bendeki heyecan takdir edersiniz ki, yukarıdakilerin parantez içinde 10 üssü kadar artıyo, kendimi kontrol edemiyorum sayın okur. gitbilokyaz emrini aldığım gibi koştum geldim, saçmaladım. şimdi de izninizle bitiriyorum, ite kaka anca bu kadar, gece gece. hati!

(izleyicilerden bi kişi eksilmiş. niye vazgeçtin, neden iptal ettin üyeliğini sayın follower. sevmedin mi tarzımı, stilim mi hoşuna gitmedi, ele aldığım konuları mı beğenmedin, bi söyle ama böyle sessiz çekip gitmeler...çok üzülüyorum. zaten az kişi var okuyan, bi de üstüne çekip gidiyosun. üye sayısı 60'ı aşan konşuları gözüm görmesin! hayret bişey.) (şaka şaka) (ama yine de...) (yok tamam.)(bitti.)

sağ tıkla, refresh.

Bi tatil oldu ya şimdi, hemen bakıyorum camdan dışarı, bir sürü monitör ışığı süzülüyo pencerelerden, msn listesi de bunlardan, saat olmuş 3:00, 15 kişi çevrimiçi, facebook desen bi aktif, twitter tumblr zart zurt her bi yer cıvıl cıvıl.

ama nerede o eski sömestr cıvıltısı. ölmüş anam ölmüş, sizin içiniz kurumuş. nerde o yazınki çılgın, deli dolu konuşma canlısı insanlar. yok.


oturdum, ekrana bakıyorum boş boş. lockerz kadar da allah cezanızı versin. puanlarıma hediye alabilmek için günlerdir sayfa yeniliyorum, başka işim yok. çok sıkıldım lan.

dursun, bırak!

Değişim seven bir insan değilimdir. Hazzetmiyorum. Sürekli bir değişme trendindeki insanlara anlam veremesem de bu durumun bi' yenilik korkusu mu yoksa bi' eski kafalılık mı olduğuna da akıl sır erdirebilmiş değilim.


Sürekli saçının rengini değiştiren hanımkızlara, her hafta sevgili değiştiren insanevlatlarına hayretle bakarım ben. Sanıyorum ki ''alışma'' kaygısı bulunmaz onlarda; en azından bende olduğu kadar. Değişim kimisine iyi gelir, neşesini yerine getirir mesela; ama ben hiç öyle bir insan olamadım. ''oh'' diyemedim öyle bir değişim ardından. Çok garip ya. ''Ay bu değişim iyi geldi.'' Hadi canım sen de.

''Her şey bi' dursun bi' dokunmayın lan! Bi' müdahale etmeyin.'' Bu benim. 7 farkı en çabuk algılayan insanımdır ben aynı zamanda. Boş zamanlarımda da bol bol yadırgarım. Hatta utanmadan derim ki, sürekli bi' yenilenme haline gerek yok. Ha, bu demek değil ki, teknoloji dursun, zaman dursun. Saçmalama, öyle değil. Kendim ve çevrem adına söz konusu değişimlerden bahsediyorum.

Mesela ben. Doğduğumdan beri uzun saçlıyım bence. Hiç öyle abuk subuk şekillerde kestirmedim, hatta düzgün bi' kesim de gördüğü söylenemez saçlarımın. Gittiğim kuaförde önce anlaşmamı yaparım. ''İki parmak alın uçlarından, bi parmak fazla alırsanız, yakarım lan burayı! Eayt! Tamam sakinim, başlayalım. Öhhö! Tamam,evet.'' Kahkülüm bile olmadı benim. Gerek yok ki, bi anlamı var mı kahkülün, bildiğim tek anlamı var, o da alnıaçık insanlarımızın kamuflaj amaçlı kullanımıdır kahkül. Yok modaymış, yok bişeymiş, bırak.Saçma. ''Saçına kat attır bence.'' Hayır attırmıyorum. Attırmıyorum arkadaşım, sen attır kat. Kat kat olsun saçların. ''Git. Uğraşmayın olum benle, deli mi ne, hala geliyo lan, o makası indir önce, gidin lan!'' ''Biraz kısaltsana,ne bu böyle?Şey gibi...'' Ne gibi, çok iyi biliyorum ben ima edilen şeyi. Gidin arkadaşım, işiniz gücünüz yok mu ya, rahat bırakın saçımı. Uzun seviyorum ben. Evet, ben bir kezbanım. Modern değilim ben,evet. Dağılın, dağıl!

''Giyim tarzını değiştirsene'' Sana ne acaba? Kareli gömlek yaşam tarzım benim, var mı bir diyeceğin? O çarpık bacaklarla etek giyiyosun da ben bi'şey diyor muyum. Evet diyorum. Giyme.
''Telefon hattını değiştirsene'' Sen değiştir? Senelerdir aynı numara, çocuğum gibi olmuş artık. Tarifesine ,sıcaklığına alışmışım. Hayır, çaldır ben ararım, değiştirmem.

Mesela yeni insanlarla tanışmaktan da çok çekinirim ben.Farklı arkadaşlıklar kurma çabası. Geriliyorum. Böyle o ilk tanışma anındaki gerici süreç sonra bunu izleyen süreçler. Çok gıcık ya çok uğraştırıcı. Bi' arkadaşım ben başka bi' arkadaşıyla tanıştırmak ister, ''bak çok seviceksin o da senin gibidir'' gibi bi ön tanıtım geçmiştir bir de, ama ben çekinirim, elim ayağıma dolanır, utanırım falan ne kendimi doğru tanıtabilirim ne de sevdirebilirim. Tanıdıktan sonra çok sevdiklerim de oldu ki kendilerini tenzih ederim. Amma lakin ki öyle değildir.

Sürekli bi şeyleri değiştiren insana nasıl güveniceksin ki bir defa. Adam sürekli değişiyor, konuştuğu lafa söze de güven olmaz aman yareppim kaçın!!

Öyle ya da böyle olduğu gibi devam etmesini istediğim çok şey var. Öyle devam etse hiç umrumda olmaz, 20 sene daha aynı şekilde yaşayabilirim. Değişmeyen tek şey değişmenin bıdıbıdı.. Senin de vardır bence standart vazgeçilmezlerin. Olmalı da.

*Finallerim bitmek üzere o_O azar azar başlayayım;

* Sanal ortamda ''zaaaaa...aa'' şeklinde gülen insan, normal hayatta da o efektle gülüyor ya, o an belki de hiç ilenmediğim kadar ileniyorum. Böyle sesini titreterek, böyle hayatında sanki hiç böyle komik bir şey duymamışçasına. Büyüklü küçüklü harflerle...En fazla ''zuhaha'' biliyorum da ''zaaa'' çok marjinal. Çok deli.

*Türk insanının teknolojiyle imtihanı! Bitmiyor. Yeniliği seviyoruz, öğrenmeyi,içinde kaybolmayı pek seviyoruz.Çıldırıyoruz adeta. Yeni bir icat oldu mu, tanıtım standına ellerini arkada kavuşturmuş giden, uzun uzun bakıp çözmeye çalışan insandan sadece bizde var. ''Neymiş lan bi' öğreneyim'' diye yavaştan yaklaşır, çok umursamaz gözükür ama içi içini yer.Öyle uzun uzun bakar ,çözemezse ''bu n'oluyor?'' der, sonrada 50lerde 60larda gençliğini yaşamış olan her Türk insanı gibi elektrik aksamıyla ilgili bütün bilgisini ortaya koyar. ''He demek ki o kabloları üçlü bağlamışlar; bi ekran takıp programını da yükledin miydi tamam zaten. Ya bırak İsmet Abi bana Ulus'tan parça al ,ben sana yaparım onu, maliyeti 25 lira bişey, gidip de 500 lira verilir mi, bırak.''
Electroworld'de geziniyoruz, çocuğu tutturmuş bana psp al diye, adamın tepki sabit ''yürü yürü ben yaparım sana evde.'' Yürü be amca! Hadi tamam dışarda kola istersin, ''evde karpuz var onu yersin'' denir, ama evde psp yapabilen baba üretmişler ya lan. En fazla maket yapıyodu bizim modeller.Vay arkadaş...Türk erkekleri çok rerörerö.

*Praktiker'e, Tekzen'e, Bauhaus'a beraber gidilen baba,dede ve bilimum aile büyüğü adam -o koca koca adamlar- oyuncakçıya girmiş çocuk gibi şen olurlar. Evdeki bozuk her şey orada akla gelir. ''Bizim antredeki lambanın duyu bozuldu bozulacak, duy almalıyız.DUY ALINACAK! Hanım sen tornavida al, yavrum sen koş ampul bak,onu denettir patlak olmasın; ben de duy bakayım, ampül takmak için merdiven de alalım. Merdivenden düşeriz belki, bi dizlik,kolluk, kask falan alalım. Lan kask dedim de arabanın kaskosu yok bizim. Arabaya araba kokusu almalıyım.Hınnn koşayım yol üstünde matkap göreyim ucuza da alayım...^'%+^&+^%&/ '' Su getirin su adam bayıldı. Evde 1854 tane matkap var, hala matkap diyor ya. Hala onu alıyor, prize takıp deniyor. N'apıcan matkapı acaba? Duvarlar delik deşik de bi tane tablo yok asılı.Yok yok tablo demedim yok.Demed..Gitti.

*''hangi avm'nin billboard reklamı en güzel olacak'' hırsı yapan ankamall, sana sesleniyorum. Sana da yeni yüzlerine de başlarım ama. Bütün Ankara billboardlarda ,yeter lan!

*Billboard demişken. Yine asabi filmler ve afişleri...Anlamıyorum ben ki bütün mafya babası, kabadayı, kötü adam, serterkeg rollerini bu ülkede sadece Uğur Yücel, Keman İmirzalıoğlu, Şener Şen gibi isimler mi oynayabiliyor sadece. Ne kadar ayıp lan ,seni özellikle çirkin ve salak rollerinde oynattıklarını düşünsene. (Hayatı boyunca ''tecavüzcü'' kisvesi altında yaşayan insanlarımız var mesela.) Tamam belki bi' Mehmet Ali Alabora serikatil olamayabilir ama bütün kötü rollerde de Nejat İşler görmeyelim.
Bu adamları oynatıyosunuz ,silahlar patlıyor, iyi adamlar kötü adamlar çapraz ateş bilmem ne. Filmlerin adların da mutlaka bi mitlojik hayvan, bi ejder bi yılan kaplan bi bişey. ''intikam ateşi'' ''kin ve gurur'' hedehödö. Eşkıyaaaaaa...aa....a...

*Bugün çoğunluğun oyu ile (6-1) Sherlock Holmes'a gittik arkadaşlarla. Önyargılarla girdiğim filmden, birazını orada bırakarak çıktım.Güzel, gidilebilir. Robert Downey Jr. 'a hayran olmamak evde değil. Elde olabilir ama evde değil. Jude Law hastası bi'sürü kadın ve boğucu yorumları. Sevmeyenler toplansak dayak yeriz gibi ama ben yine de kafa tutuyorum. Her neyse. Film özetle :
guy ritchie+ güzel oyunculuk+ mekan seçimleri+ ince espriler+ ''ingiliz aksanına kurban olurumculuk''+ slow motion olsun bizim olsun sahneler+ filmin cast listesi akana kadar bekleyelim belki ek bi bölüm vardır sonunda zihniyetinin hezeyana uğraması.

-spoiler-
bütün film boyunca aklıma takılan tek şey, Lord Blackwood'un ön dişinin neden çarpık ve android gibi yapıldığıdır. Kötülük teşkil eden bi adamın en belirgin özelliği çarpık diş midir de? Salak bi ayrıntı.
-spoiler-

Filmin en güzel yanı da içinde ''Türkiye'' geçmesi. Ben varım bi de benim bi canım ciğerim var, biz böyle filmlerde ''Türk'' duyduk muydu, bir Türkçe kelime geçti miydi ,hemen nasıl kendimizden geçeriz. Hemen nasıl da birbirimize bakarız. Duygularımız kabarır. cCc Türkiye dedi olum cCc bunun üzerine ayrıntıya da girip Karadeniz diyince biz bi bayılmışız, tuvalette açtık gözümüzü, su çalmışlar suratımıza da ,anca.

Hala gururluyum, bi' yüzümü yıkayayım. Hati.

Teknolojiden herkes faydalansınmış.Bırak allahaşkına.Bence belli bi nesilden öncesine çok teknoloji yasaklanmalı.Çok teknoloji yasaklansın ama.Az kullanılabilir.Mikrodalga fırını kullanabilirsin ,digiturk kumandasını da çözebilirsin tamam kabul.Ama rica ediyorum çağımız teknoloji manyağı olmayın amcalar teyzeler.Çok rica ediyorum.

Hayır sen de bütün yaşıtların gibi cep telefonunun sadece açma kapama işlevlerini bilsen n'olur ?Yeşil açma kırmızı kapatma ,bunu bil yeter.Telefon çalarken biraz uzaklaştırıp okumak için çaba sarfediceksin ,o telefon sen açana kadar çalıp çalıp susucak falan.Telefon melodin de böyle dümdüz telefon sesi olucak.Bunlar önemli.

Ama yok.Normalde bayramlarda ,özel günlerde benim sana tebrik mesajı atmam gerekirken ,sen bana süslü süslü MMS gönderiyosun ,sesli mesaj bırakıyosun falan.Bak bi konuda anlaşalım anane.Ben çok tırsıyorum.Böyle çok millenium ninesi oluyosun ya ,hafiften bi tırsıyorum ben.Benden çok şey biliyosun o telefon hakkında.Msn'e girip bana ''selam'' yazıyosun ya ,ölücek gibi oluyorum.Böyle titreme geliyo.Işığın sonunda uzun
sakallı bi amca ,bana geeeeel geeeeel...
Msn'den bana göz kırpması falan yolluyosun.Cam açıyosun falan.Nasıl bi teknloji uzmanı oldun çıktın başıma anlamadım ki ben.Her şeyi de bil.

Facebook hesabı olan öğretmenlerim var mesela.Böyle ekliyoruz falan büyük bir heyecanla.Ama işte o nesilin de çağ atlamaması lazım.Böyle bi öğretmenim videoların bağlantıların altına yorum yapıyo ,sonuna da '':))))))'' koyuyor ya.Bende bir baş dönmesi bi lokal felç.HOCAMNAPIYONSENYA! Koskoca adam hiç yakışıyo mu yani ':)))))' gel duvarıma ''slm'' falan da yaz tam olsun.İyice öleyim ben.

Ha bu demek değil ki , gülücük koymak yasak.Hayır koy ama ölçülü koy.Paranteze abanıyosun öyle ,nasıl da abanmak aman yarabbim.Kimisi de kısa k
ısa cevaplar.''Hocam nasılsınııııız?sizi çok özledik ,öğretmenler gününüz kutlu olsuuun sizi çok seviyoruuuuuuuuz!!!'' gibi bir mesaj bi ileti bişey düşün.Buna ''ben de.'' gibi bir cevabı da ancak bir edalt tarafından alabilirsiniz.Şunu biliyorum ki mesaj çekmeyi falan öğrenen kimi ebeveynler , iki sms haline gelecek kadar uzun bi mesaja sadece ''TAMAM'' şeklinde cevap veriyolar.Oluyor bu.

Her şeyden az az bil.Derdini anlatabilecek kadar bil.Bana gelip de 3G'yle ilgili ne biçim sorular soruyosun ,bi çay yap bi kek yap ? yok!