Kümülatif Yaz Yazısı

Bir trend haline gelen şeyleri "ben keşfettim" diye sahiplenenlere geliyor: Senden büyük Allah var!

Wiz Khalifa niye her şarkısında gevrek gevrek gülüyor acaba? Ne gülüyon olum, söyle biz de gülelim! Sen askerde çok dayak yersin ha!

Gençken ya da sarhoşken falan yaptırılmış dövmeler, gün geliyor göze berbat görünüyor ya. "Lan" diyor insan, "ne zevksizmişim, hangi akla hizmet yaptırmışım bunu" diyor hani. Ha işte, onu söylemeyi hazmedemeyenler için en yaygın yalan: "En sevdiğimdir, anlamı bende saklı, özel." Ulan koca adam, gitmişin gül döğdürmüşün koluna ya! Kanıyor bi de, kanayan gül. Yeme bizi şimdi.

"Ben güzel miyim?" "Güzel olmuş muyum?" "Yeni aldım, beğendin mi?" "Ben mi (çok acayip selebriti) mi?" Güzel kardeşim, bu soruları sorma nedenin belli. Cevabın hangi doğrultuda olmasını istediğin belli. Hayır, gelecek cevabın yüzde yüz dürüst olmayacağından da eminiz. Eee? NE DEMEYE SORUP DURUYOSUN BE O ZAMAN!? Bak ben sana söyleyeyim. Güzel değilsin ama bi sempatin var, ha gel gelelim ben öyle kolay beğenmem, o yüzden başkasına göre güzelsindir belki, onu da ben bilemem. Güzel olmamışsın, göz kalemiyle yeniden göz çizmişsin kendine resmen. Keşke almasaydın, tıfıl göstermiş. Sen değil, Mila Kunis. Bi' de hayır zayıflamamışsın, içinde korse var belli oluyo elbiseden. Ya bi git hadi be.



KPSS'den yanıma kar kalanlar: 4 yumuşak uçlu kurşun kalem, iki silgi, iki kalemtraş, bi de Olips. İlk 155 dakika çıkamamak ne demek ya, deli misiniz nesiniz lan! Ne yapacağımı şaşırdım erkenden bitirip. Bir ara dalmışım, optik formdaki noktaları birleştirdim, iki resim oldu, aralarındaki yedi farkı buldum. Sonra o sıraya falan bir sürü desen çizmişim, hatırlamıyorum da. 155 dakika doldu, gözetmen geldi, sırtımı sıvazladı, "hadi sen çık genç" dedi. Cevap kağıdını havaya fırlatıp Allahuekber diye bağırmışım, televizyondan izledik akşam.

21. yüzyılda hala kılla yünle uğraşan insanlar var. "Neden kollarını aldırmıyorsun?" (Koldaki 'istenmeyen' tüylerden bahsediyor) Sanane acaba. SANANE ACABA! Bütün derdimiz tasamız son buldu, her şey açığa kavuştu, bir tek onun bunun kılı kaldı kafa kurcalayan çünkü. Elin adamı Ay'a gitti, AY'A! Hala diyor ki kolundaki tüyler. Higgs Bozonu'nu bildin? Bilemedin? Yaa, işte...



AVM eğlencesi: Accessorize demeye çalışan ... neyse rencide etmeyeyim. Ama çok çabaladı. Ama olmadı.

Dünden kalan pizza, you made my day. Her zaman.

Sanki finaller biter bitmez "mezunuz yeaaöh!" diye haykıran biz değilmişiz gibi, mezuniyet töreni sonrası daha bir mezun olduk gibi sanki. Daha mezun neyse artık. Ama öyle oldu. O diplomayı almadan içimize sinmeyecekti demek ki. Kep töreni provasından yanıma kar kalanlar: AMELE YANIĞI. Gerçi tam amele değil. Omuzlarım ve kollarım bayrak kırmızısı oldu. Omuzdan yukarısı da beyaz. Bayrağım ben. Ama yanmak da değil bu, bildiğin tütmüşüm, arkadan duman çıktığını gören falan olmuş, öyle bi tütmek. Bak kaç gün geçti hala yanıyor ya. Eczaneye gidiyorum, krem almaya, kadının söylediğine bak: "E güneş kremi sürmemiş miydin?" YOK SÜRMEMİŞTİM! Akil insanlar her yerde. Uff snne be slk.

Çok sevdiğim bir rektör arkadaşım (çünkü ben rektörleri çok sevdiklerimden az sevdiklerime doğru sıralarım her zaman) CERN'in Higgs Bozonu ile ilgili yaptığı açıklamaların, kurumun finansal destek arayışında olduğu için gündem yaratmaya çalışmaktan başka bir şey olmadığını söyledi. Birebir bu kelimelerle değilse de, ana fikir bu. Ben daha şimdi bunun yanına ne yazsam boş.



Harakiri kesin dönüş yaptı sahalara! Poşetten döndüler! İşte insanları evlilik dışı ilişkiye yönlendirdiği, tembelliğe sürüklediği gibi sebeplerden para cezası alan Harakiri, siyah poşete konulup satılmasına kadar varan istemler sonucu kapanmıştı geçen sene Haziran ayında. Sadece iki sayı çıkmıştı ve sonrası gelmedi, bir süre kahırlandım; çünkü gerek çizerleri (M.K.Perker (benim için yeterli) , Behiç Pek, Bahadır Boysal, Cengiz Üstün, Atilla Atalay, Faruken Bayraktare...) , gerek içeriği (çizgiroman ağırlıklı oluşu) ile bu aylık dergi bana ilaç gibi gelmişti. Şimdi tam bir senenin ardından bomba gibi bir sayıyla gelmişler. Perker'i görüp de hemen Galip Tekin'i aradı gözlerim yalan yok; ama arka sayfalarda bir sürpriz var ki. Haydi söylüyorum. Bak söylüyorum: En Kahraman Rıdvan. İki ay duracak raflarda, gidin alın. Evde okuyun, plajda okuyun, okuyun işte.

Hadi 90'lara gidiyoruz:


(İmza: Song Pop'ta rakibi kalmayınca ne yapacağını bilemeyip kendini YouTube'a veren insan)

5 yorum

Daçe dedi ki...

verinays!

ebruhu. dedi ki...

gırasyas!

GK dedi ki...

ben böyle derleyemiyorum arkadaş ya, çok akıcı. yani haddinden fazla akıcı. yazı bitti fondaki deseni inceliyorum.

gotopower dedi ki...

daha seri yaz stajda sıkıldıkça açıp açıp okuyorum en baştaki yazıları falan. 3 tur oldu, yaz ulan!

ebruhu. dedi ki...

GK, sağolasın, dikkatli bakınca gördüm, yukarıda başlığın arkasında kalp var mesela! Püü, şablonumdan tiksindim.

gotopower, ee anca, tatile gidiyorum bir de, 4. tur seni bekler, döndüğümde ilk yazı sana.