Tatil sonrası uyum süreci: failed!



Öncelikle: Didim de Didim'miş ama. Altınkum aşmış.





 Ben bütün Almanların yaz tatlinde Kumla'ya gittiklerini düşünürken, meğerse Didim Almanya'nın bir kenti olmuş çoktan. Her yerden bir aber bir über nidaları, n'oluyor anlamadım serseme döndüm. Bir de 10 Alman erkeğinden 8'inde Xavier Dolan saçı. Ciddi ciddi güzel olduğunu düşünmüşler, üzüldüm. 



 Yalnız Didim'in Kumla'dan şöyle bir farkı var: Genç nüfus ve güzel vücutlar. Eski izleyicilerimiz hatırlayacaklardır, Kumla'daki arkadaş grubumun yaş ortalaması bensiz 65 falandı. Burada tüm yaşlı turistler halk plajını kullanırken, genç yerli ve turistler paralı “beach”leri tercih ediyorlar.




 
 Paralı olduğu için de adı “beach” oluyor. “Beach”in karşılığı plaj ama “beach” dedin mi iskele üzerindeki şemsiye, şezlong ve minderler akla geliyor, kum yok. Dolayısıyla “beach” çok da beach değil gibi. Ha gitmedik mi, gittik. Beğenmedik mi, gayet beğendik. "Bitch"lik yapmayalım.






Bir gece kulübünün önemi ve hareketi kapısındaki korumalardan anlaşılır. Şöyle ki yörenin en kaydadeğer gece kulübünün giriş merdivenlerinde sıralanmış 4 müthiş kaslı adam durmakta. Yörenin kaydadeğmez gece kulübü kapısında 2 kaslı 1 kassız adam dururken, tabelası bile vasat olan diğer gece kulübü önünde ise tam 5 kassız adam durmaktadır. Kassız, düz adam. Yani diyor ki “içerde çok bişey yok, korumaya değecek bişey de yok, kasa da ihtiyaç yok. İçerde hır çıksa höt diyecek adamımız yok”. Ama Medusa önündeki tek bir adamın pazusu 12 yaşında bir çocuğun kafası kadar. İçerisi de zaten ceketli, iki metrelik Abdülcanbaz’larla doluydu. Bardağı şöyle bir parmaklıkların üzerine koyalım dedik, adam lazerle işaret etti bize, lazer pointer bildiğin. Bu arada, Sensation dediler dediler, bir halt da değilmiş, gidildi yerinde görüldü. O videokliplerdeki dansçılar bile yok ya, iki tane Rus ritmikçiyi getirmişler, taytı giydirip çıkarmışlar balkona, kız bize resmen esneme hareketleri gösterdi dans diye. Sensation bitmiş. Etoo bitmiş.


Bak çok acayip iddia geliyor: Ben ömr-ü hayatımda bir kitaba bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum. İnan olsun, bitmesin diye azar azar okudum, haykıra haykıra güldüm. En şahane yol okumalığı, tatil kitabı, plaj eğlencesi. Müthiş yemin ediyorum, Özer Aydoğan öldürdün bizi:

Göz kapakları düşük olan kızların “eyeliner” a para harcamaları dünya üzerindeki en büyük savurganlıklardan biridir.

Mos Def eğer çıplak dansçı kızlar, içkiler, partiler, ot, bilmemneyle klipler çekseydi, dünyanın tükenen kaynaklarını ya da tükenen barış ve tırmanan savaşları konu almasaydı şarkılarında, müslüman olmasaydı ne bileyim; şimdi onu muhtemelen MTV'de sık sık görürdük. Metro Fm'de sık sık dinlerdik. Hey Girl falan mutlaka posterini verirdi iki haftada bir. Kesin. Most Definetely. Ama şimdi sadece Selda Bağcan'la anılıyor buralarda.

Tatil bitip de eve geldiğimde hayatın gerçekliği yüzüme bir tokat gibi indi. Çünkü doğal olarak mutfağa girip hiçbişey olmamış gibi yemek yapmaya devam ettim. Soğan doğrarken bir yılın gözyaşını döken ben, bugün doğradığım biberler yüzünden iki yıllık ağlamışımdır. Sen bibersin biber, bahçe biberisin sen, meksikalı falan değilsin ki, bildiğimiz düz bibersin olum. Kafan karışmış, biber seni.

Gece acıkıp yemek sepetini açtık ve karidesli pide istedik. Kafa karışıklığını gördünüz mü? Hem ustadaki hem bizdeki.


Yüzüyoruz, her yerde balık var, ağ atsan bir aylık balık tutarsın, öyle çok balık. Dipten dipten gidiyorlar, derken bir tanesi su yüzüne çıkmış, hafiften süzülüyor. “Aa balik, ölmüş ama bu hmmmpsss…” dedim ve sevdiceğimden yaklaşık bir saat boyunca güldüğüm şu cümle geldi: “Sen balıksın balık, denizde ölünür mü ya?!” Nihehhehheh.



Bakın şehirlerarası otobüs yolculuğu yapan insanlar. Artık canıma tak ettirdiniz. ŞU KOLTUĞUNUZU HAŞIRT DİYE ANİDEN GERİYE YATIRIYORSUNUZ YA. Heh, Allah da sizin cezanızı versin tam o anda. Ya arkada insan var insan, koltuğunu yatıramazsın demiyorum ama yatıracaksan da arkana dön bir bak, bir müsaade iste, ha hiç biri olmadı ağır ağır indir, az indir. Yatarak gitmek zorunda mısın? Otobüs be bu! Kız durmadan koltuğu yatık konuma getirdi yol boyunca, dizimde yata yata geldi. Uyarıyorum yine aynı şeyi yapıyor, anlamıyor da. Ayı. AYI! Çayımızı kahvemizi koyamaz olduk bardaklığa be. İki dakka insan olun.

Amazing Spider Man’i izlediniz mi: Stan Lee’nin yine bir sürprizi var. (Gözü kaşı ayrı oynayan, dirseğiyle dürtüp sırıtan tip)

Size gelirken Afyon’dan sucuk, kaymaklı ekmek kadayıfı ve kestane şekeri getirdim, buzlu su da müessesimizin ikramıdır. Klima var mı sende? İki dakka geleyim?

Hiç yorum yok