kütüphanelemek

''Bi' ara verelim mi lan?!'' bu sözler, henüz 20 dakika önce sigara molası vermiş bi manyak tarafından sabaha karşı söylenmişti. Biz de parmaklarımızda nasır yapan kalemleri bırakmış, üstümüze bi'şeyler alıp kahve makinasına doğru yol almıştık...

Hikaye, tertemiz bir sirkülasyondan oluşmaktadır. Notlar-kahve,kahve-notlar. Arada elma, kurabiye ve bozuk paralar da var. Bozuk para bi' hayli var. Gece yarısından sonra kapanan okul kafeteryaları, bozdurulması unutulmuş banknotlar, kütüphanedeki besin maddesi makinasının önünde muhteşem bir mozuk para krizi oluşturdu. Biz orada avcumuzda kuruş hesabı yaparken, hissiyatı körelmiş bi adamın yanaşıp ''20 lira bozuğunuz var mı?'' demesi, şiddete yönelimin derecesini açıkça ortaya koydu.

23:00 - Bozuk parayı at , A23 ü tuşla, ürünü al, kahve al, dışarı çık.

01:30 - Bozuk parayı at, A24 ü tuşla, ürünü alırken isyan et, kahve al, dışarı çıkarken kapıyı açama.

02:20 - Bozuk parayı zar zor denkleştirip at, ürün bulama,(gofredoya para yetmesin, bi çikolata da alama) , kahve al, döke saça dışarı çık.

03:00 - Bozuk para bulama, yerden 5 kuruş topla, kahve al, dışarı çık, üşü, mala bağla.

03:45 - Bozuk paraları birleştir, kahve al(kahve alırken gözü seğir*) , dışarı çık, her boka gülmeye başla, kayış kop.

04:30 - Bozuk paranın allah belasını ver, güvenlik görevlisine bak, etrafı kolaçan et, makinayı tekmele, kahve makinasına saldır.

Duralım hocam. Bir insanın cansız bir makina ile kavgası, bir kahve makinasıyla konuşup, sonra da sinirle küfür etmesi, küsüp gitmesi komik olabilir ama eğer saat 3 ü geçmişse devlet meselesi hükmünde hakaret yemiş hissidir. 15. kahve ile gerilen sinirlerin yavaş yavaş kendini bırakması, ağaçlara bakıp kahkaha atmak, bir süre sonra çift görme ve vücut kafein oranıyla golden shot yapmak..

Zaten belli bi süreden sonra, nerede olursan ol, her şey sana karşıymış gibi hissediyosun. Misal, kütüphanedeki o çalışma masaları. (bizden önce orada oturan insanın bütün defteri sildikten sonra tozlarını bize miras bırakması.. Silgi tozlarının altından kitap çıktı lan, pisleyip bırakmışsın masaya, hayvan!) O çalışma masalarının altında, masanın ayakları arasında yatay bir parça olmaması beni kahrediyor arkadaş. Çıldırıyorum (bkz. haykırış. ) Yanımda kendi portatif masamı taşısam hiç de gocunmam. Zaten o parçalar ayak koymak için vardır, yok masanın yapısı, yok bilmem ne, değil. Ben rahat edemeyeyim diye koymuyorlar onu oraya. Ben rahat edemeyeyim de çalışamayayım, çalışamayayım da ülkeye faydalı olamayayım, ülke kalkınamasın. Hep bu bölücü güçlerin elinde zaten piyasa, allah belanızı versin, koyacağınız bi parça lan! Ayaklarımı nereye koyacağımı bilemedim, tüm gece arkadaşı tekmeledim durdum. Konsantre olamıyorum. Bu zulüm neden?!

İnsanın sessiz olması gereken yer ve zamanlarda genelde pek gülesi gelir. Derste olurdu bu bana hep, böyle en olmadık şeylere kıskıs gülerdim, gülmemek için kastığım için daha çok gülerdim falan. Hep de hoca görürdü, uyarı alınca kötü oluyodum da genelde bakıyolardı ters ters. Ben uyarı almaya gelemiyorum. Birisi bana ne yapmam ya da ne yapmamam gerektiğini söylediği zaman çok sinirleniyorum. Bir de bir sürü insanın içinde olursa,tabi...

Ders çalışırken müzik dinlemeye de bayılırım. Annem ''uzmanlar'' ne derse onu yapmamı önerse de... dinlerim. Ders sözelse enstrümental dinlerim, sayısalsa da tempolu dinlerim çok. O tempoyla işlem yaparım, sonra da çok hata yaparım. Meraba uzmanlar naber? Neyse.. Benim aypodum falan olmadığından 1gb hafızalı telefonumun devridaimden mide bulandıran mp3 listesine muhtacım. Ondan da sıkılıp radyo dinlemeye karar veririm. Radyo güzeldir. Güzel bi şarkı duyduğum zaman o frekansı kaydedip çalan insana da radyo istasyonuna da dünyanın en güzel duygularını beslerim. tabii ki bu normalde. Anayasa çalışıyorum, adam gibi enstrümantal müzik yok, Trt de klasik müzik çalıyor olsa da benim inadıma sunucu kadın konçertoda araya girip sürekli şiir okuyor mesela. Ben sabaha karşı deliriyorum orada, bana duygulanıyor, böyle hisli hisli şiir yazmış müziğe uygun, böyle nasıl da hevesli. Bisus! Tartışmalı konuşmalı programlar mesela, hepsi de denk geldi ya tebrik ediyorum. Neyse uygun bi frekans buluyorum da orası da çok güzel çalıyor, en sevdiklerimi çalıyor. Eşlik etmekten okuduğumu anlayamıyorum. Radyocu arkadaşa mesaj atayım da bana şarkı çalsın diyorum içimden sonra. Böyle radyocu tanıdığım olduğunu vurgulamak için yazdım bunu. ''Vokal bizim arkadaş!'' vurgusundaki heyecanla aynı. O görgüsüzlerin hepsi benim, selam.

Bu imkan ve şerait çerçevesinde güneş ışıkları pencereden içeri girip, gözümü ve derimi yakmaya başlıyor. Kahveden büyümüş göz bebekleri, morarmış göz altları, nasır olmuş orta parmağın üst boğumu, kalemle toplanmış salak bi saç modeli, saman kağıtlarından bi gökdelen, eğimi( yani türevi) iyice artmış olan kambur, mide ağrısı, acımsı bi damak, bitmek bilmeyen konulardan gına gelmesi ve herkesin aynı anda kitabı defteri kapaması. Güneşi görünce kütüphanedeki herkesin toparlanıp kaçışması çok trajikti.

Kahvaltı yaptıktan sonra saat 1 deki derse kadar beklemek fikrinin akla gelmesiyle, bendeki durumu tahmin edemezsiniz. Beynim gözüm akmış hep yerlere, duyduklarım 5 kat daha yüksek sesle ulaşıyo bana, göremiyorum da zaten. Bir de gece boyu güldüğümüz her şeyi shuffle-repeat all komutuyla söyleyip durmanın mide bulantısı da var.

Defolup gittim eve, uyandığımda aklıma gelen tek şey hiç bişeyin yetişmeyeceğiydi. Hala da öyle, anlamıyorum, bitmiyor, yetişmiyor, yetişmedi. Anlamadım.

2 yorum

Göksel dedi ki...

şimdi şöyle bir durum var ki; ben hiç ders için sabahlamadım. bazen dota falan heyecanlı oluyodu, bi bakıyodum odaya ışık gelmiş, "hass.." deyip yatıyodum. bi de sizle beraber B binasında PES oynayarak (ne yazık ki :D) sabahlamıştık. anlamadığım nokta ise; ULAN NASIL UYKUN GELMİYOR DA DERS İÇİN SABAHLIYORSUN YA!? NASIL YA!? THIS-IS-SPARTAAA!!!

oyun için gece 4 te yatan insanım son 4 gündür ama desen ki 12 de otur 4 e kadar ders çalış, 12.30 da uyuyakalırım, biliyorum yani kendimi. bi heyecan bi sinerji lazım ki uyuyamayasın. ÇOK MU HEYECANLI GELİYO!? bi nane anlayamazsın ki zaten gece :M tipler var mesela "sabaha kadar esey yazdım başlarım böyle üniversite mi olur" diye konuşan.. anlamıyorum cidden, ben hafifletilmiş okuyorum sanırım; adam yerine koymuyolar beni :D research paper yazıcam mesela az sonra, 6-8 sayfa bişey. en fazla 2 güne biter o yani. 1 haftadır research paper yazıyorum diyen adam var ya. sakallı falan böyle, sigarayla başlamış dert tasadan :D "FAIL" yazmışlar üstüne, öyle dolaşıyo.

bi de uzmanlar ders çalışırken müzik dinlemeyin falan demiyomuş artık. bazı insanın daha iyi aklına giriyomuş arka planda müzik olunca. çak!

ayrıca yetişmezse de yetişmesin derstir sonuçta. senden önemli mi "kar'şim" :Y

ebruhu. dedi ki...

:D

:D

.. Her paragrafa ayrı bi gülücük yapıp bu yorumu bitirmek istedim. Ama yok.

vizelerden sonra da öyle rahat cevap veriyorum ki şu an, zaten bi saat kadar önce beraber olduğumuzdan, kar'şim!