Okula Başladım resmindeki kalem ve abaküsün aşkı

Şu hayatta da beni ölümüne illet eden iki şey varsa birisi ayak hizasında yatay metal olmayan alışveriş arabasıdır.Alırsın alışveriş arabanı sürer de sürersin , aldıklarını sevkle seçer koyarsın içine bazen de seçemezsin düşünmen gerekir , yahut yorulursun durman gerekir , işte o anda ne yaparsın? Evet , dizini kırıp ayağını o yatay metalin üstüne koyarsın , o odur , onun içindir o.İki tekerleğin arasında duran o süpersonik icat ben ve benimgibimsiler için mi yapılmıştır peki ? Yok daha neler.Orda bi fizik kanunu bi denge şeysi olduğunu düşünüyorum ben , ama gönül ister ki hedonizmin icadı oluversin o güzel şey.Efendim , ben bu dünyalar tatlısı nadir parçayı her alışveriş merkezinde göremez oldum ve için için ağlıyorum , aldığım sepetin ilk altına bakıyorum ve göremiyorum , diyorum ki ''çık buradan , çık gidiyoruz , başka bir yere gidiyoruz.'' diyorum.Lanet ediyorum öyle alışveriş sepetine.Küçükken hızla reyonları parsellerdik abimle , hızın doruklarına ulaşınca o demir parçanın üzerine çift ayak çıkar ''titanic scene'' canlandırması yapardık naçizane.Efendi , ben bu kültürle büyümüş bir çocuktum , o metalleri geri monte edin ulan oraya.Ben şimdi isim verip bir güzel rencide edeceğim illa ki o alışveriş merkezlerini . Efendim , Migros ! Eşşolueşşekler , eskiden bi sizde vardı , noldu bi tavırlar bi burnubüyük davranışlar , noldu o eski bayramlara? Real ! Sizde de vardı , hatta sizde küçük çocuk boyu market arabalarının bayraklıları vardı onlarda bile bulunurdu , sonra noldu , bi servisleri de kaldırdınız elvankentten , o gün anladık ki siz kendinizi bir bok sanmaya o gün başladınız işte. Tansaş ! Yeni yetmeler,zaten sizi sevmiyorum , o Dreamland'in konseptini siLip attınız , 245564321 metrekarelik alanı oturma odasına döndürdünüz ya , o gün bittiniz lan , o demir çubuğu yeniden monte de etseniz affetmem sizi , affedemem , çocukluğumu yıktınız ulan!

Evet , ben market arabasının altında metal ek olmadığı için ayağı basarken boşluğa düşen , akabinde sinirlenen insanım , evet o benim.

Beni sinir eden diğer ögeye gelirsek , o da yemek masası, çalışma masası , oyun masası , kısacası sandalyeyle uyum oluşturabilen ne boksa işte, o masanın altında , masanın bacakları arasında enlemesine uzanan parça.O parçanın olmaması.Ne demek o parçanın olmaması ya,ne münasebet! Yemek yiyorsun iştahla ayağını atıyorsun o bölmeye ki ayak havada duracak öyle oturacaksın - onun amacı odur çünkü - ama ayağı boşa atıyorsun , mütemadiyen kafanı masanın altına eğiyorsun ki aman,bir de ne görüyorsun , ayak koyma yeri yok! Bildiğin yok , hiç olmamış. Tabii bunun daha beteri de var ki oturduğun yuvarlak masada ayak koyma yeri vardır ama oturduğun vakit , masanın ayak kısmının önüne oturduğunu farkedersin , bacaklar uzatamaz , birleştiremezsin , iki metre ayırırsın , üstüne üstlük yukarı da koyamazsın. İşte bu evlat acısından beterdir.Yemek yiyorsan ağzının tadı gider , ders çalışıyorsan kalemi kağıdı fırlatırsın , masaya yumruk vurur kaderine isyan edersin. Püh be...

Eğer orada hala ayak koyma yeri olan market arabası üreten bir firma varsa...

Eğer orada hala ayak koyma yeri olan bir masada doğru yere oturabilenler varsa...

Sıradaki parça Almanyadaki (hiç olmamış) dayıma ve onlara gelsin.

Kiss - Love Gun !! '' you pull the trigger of...''

4 yorum

Maria Adelaide dedi ki...

Ben bu problemle başa çıkabilmek için psikoloğa gittim.O boşluk hissi o kadar zor ve acı ki...Ben bunu atlattım. Sana da bu süreçte yardım etmek isterim. Lütfen sabırlı ol.

Seni seviyorum.

ebruhu. dedi ki...

Bunun bir adım ötesi zaten derste falan ya da arkalı önlü insanların oturması durumunda senin ayaklarını sandalyenin altından öne uzatman,öndekininde arkaya doğru birleştirip ayaklarını sabitlemesi ve o sandalyenin altında hangi ayak benimdi lan sendromu,birbirine çarpışan ayakların yarattığı sorunlar...
Seni yerim de,St.Claire's paklar beni,böyle de bir obsesyonlar dizisi.

Duygu. dedi ki...

ben alışveriş arabasının içinden düşüp de kolunu kıran bi insanım.muhtemelen babam ayağını o demire koyup alışveriş yaparken atladım.ama demirsiz yapamam.severim ben onu.
ayrıca ayaklarımı masanın altındaki ve ortasındaki tahtaya koyup sandalyemin arka ayakları üstünde şahlanıp yerim yemeğimi.
'şüphesiz ki sabredenlerin ayakları her zaman hak ettikleri yeri bulacaklardır.'

ebruhu. dedi ki...

sandalyedeki aktivite şart zaten , o yapılır , o yapılırken masa ileri gider yok sonra halı kaydı mutfağın düzeni bozuldu (sanıyorum bu bize özgü)
de ki yine kıs kıs güldüm , gelenek değişmedi , yine doğancıoğlu yine doğancıoğlu.
Bu türlü sevimsizliklere otobüste dolmuşta tutacak yere denk gelmeyecek bir yerde durmak araç hareket ederken hala tutacak bi yer bulamamak fren anında onun bunun yakasında sallanmak falan ile devam etmek...sanıyorum başka blog konusu bu.