tişikkirlir sipirmin

Eğer sosyal paylaşım ağlarına Eternal Sunshine of the Spotless Mind fotoğrafları yükleyip, altına şiirler yazan bir (1) kız daha görürsem cinnet geçiririm. Gerçekten.


Havalar çok sıcak di mi, nağlet gelsin. Peki bir şey rica edebilir miyim, edebilirim. Eğer dışarı çıkacaksanız, ya da çıkmanız için bir mani yoksa, şöyle gölgelik bir yere, bir yoğurt kabına falan su koyup bırakabilirseniz, kendini ifade edemeyecek halde olan üç beş miniğin susuzluğunu dindirebilirsiniz, pek çok mutlu olurum onlar gibi.

Şu, saat 00:00'dan önceki ve ya sonraki vakitlerde konuşurken tarih karmaşası yaşamak, açıklığa kavuşturamamak acı veriyor bazen. Resmen kangren oluyorum, hele ki bir buluşma ayarlanacaksa. yarın, eööö yani bugün, dur lan bug.. yarın be. saat kaç, e geçmiş, demek ki yarın oldu, yani bugün oldu, o zaman dün buluşalım biz, hadi bakalım. Siren sesi bizim siteden geliyo? Annee? Gömlek mi o? a aaa.

Ekmek almaya diye çıkıp, otobüs bileti alıp geri dönmek, şu yaşıma kadar da yaptığım en uçuk şey olabilir. Lunaparktan, aquaparktan, her türlü parktan mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştığımdan, bayaa uçuk bi'şey gibi geldi. Neyse, uzun lafın kısası, ben gidiyorum. Kumla'ya, küçüklüğümden beri rutinlerle doldurduğum yazlığa. Eğleniyorum da aslında, arkadaşlarımın yaş ortalaması 65, ama dünyayı gezseniz böyle şamata göremezsiniz, çünkü dünyanın dört bi yanından kalkıp geliyolar, bok mu var Kumla'da ne varsa. O yaşta çekincelerde takıntılarda ortadan kalkıyor tabii, arsızlık da diz boyu, dile vuruyor. Kumsalda her gün aynı saatte sözleşiyoruz bizim kızlarla. Komiklikler şakalar gırla. gır.

Otobüste nereye oturmak gerektiği, stratejik olarak "oyunteorisi" dersinin mi konusu acaba. Annemde default olarak var olan pasif bi skill olduğu kesin ama. Güneşin saatlere göre geliş açışını, iki camın kesiştiği kalın bloklara denk gelen koltukların numarasını, önünde koltuk olmadığı için ve televizyonu gördüğü için rahatötesi olan numaraları, muavine elkol yapınca görülebilecek mesafeyi, HERŞEYİBİLİR. Ama ben bu sefer onun engin bilgilerinden faydalanamadım, o yüzden şöförün hemencik arkasından, 2 numarayı aldım ki, uyursa falan yanağına şamarı yapıştırıveririm diye düşündüm. Hiç de yaratıcı değil bence de. Neyse eğitim görüyorum yavaş yavaş.

Bavul hazırlamakta da üzerime yok. Bavul hazırlarken zevk alan bi yapım olduğu için, saatlerce sürer bu. Her şeyi enli boylu sırayla koyarım, kullanım sırasına göre dizerim, minik minik çekmeceler, ufacık palmiye ağaçları falan derken lego evi gibi olur içerisi, bana ilaç içirip müşaade altına alırlar.

Bavul da hiç öyle kocaman, şık, modern değil ha, ben kendimi bildim bileli hiç öyle bavulumuz olmamıştır bizim. Samsonite parlak kapak bilmem ne. Gerek mi görmemişiz, neden bilmem. Gerçi evden tatil için bile çıkmayan insanlarız. Bi ben gider gelirim. Ondan olsa gerek ki, üstünde ya yapıkredi yazan bavullar ya da 80 li 90 lı yılların allı morlu bavulları. Eski meski ama sapasağlam. Sen bilir misin hiç körüklü bavul. Ne bilicen sen, kesin bavul setin vardır senin be, böyle şahsına münhasır, milenyum model, hadi ordan. Körüklü bavul ya, çok acayip. Tekerlekli mi? Vay vay vay, Hüsnü, görüyo musun, teknoloji nasıl ilerlemiş, peh peh. Zaten geçen gün bi arkadaşımla Benetton'ın önünden geçiyorduk, ulen dedik, bu yeşilli turunculu bavullar güzel he, bayaa sempatik, fiyatını soralım. Sorduk. Utanmadan sıkılmadan 480 lira dedi, hiç yüzü kızarmadan indirimli fiyat bu dedi. Üstünde tepinseniz kırılmaz, bilmemkaç litre dedi, gözümün içine baka baka! Ben nasıl kendimden geçmişim, bavulu falan kırmışım, şaşırmış tabii önce de, böyle o kapıdaki sensörleri yerinden söküp camları da indirince, güvenliği çağırmışlar. Sonra bileklerimi kolonyayla ovdular da gözümü dışarda açtım.

Yazın Antalya, Bodrum gibi yerlere gitmeyi bilemeyen, körüklü bavullarla gittiği sahil kasabasında da yalnız başına denize girip, akşamlarını çay bahçesinde geçiren, dondurma yemeyi de ödülden sayan, öğlen de yalıda sahaf gezerek tatilini tamamlayan ben, koca bir yılı daha arkadaşlarla "beraber tatil yapalım lan!" planlarıyla geçirdim, lakinkiöyledeğildir. ANNE AL ŞU KEDİYİ BAVULUN ÜSTÜNDEN YEAA!

Telefon diye bişey yapmışlar, böyle özleyince falan arayabiliyormuşsun, çok enteresan geldi bana, denemek lazım. Hati.

5 yorum

l b dedi ki...

bir oturuşta okuyup çok eğlendim. tatile gitme lan. kıskanıyorum.

ebruhu. dedi ki...

hala kıskanıyorum diyor ya, çay bahçesi lan?!

Ercan Özgönül dedi ki...

bursa/kumla'dan bahsediliyorsa, denizin kirliliği yüzünden mutasyona uğramış, geçerken uğramış, yaratığımsı görebilme ihtimali dışında kıskanılacak pek bir yanı yok.

Yasin dedi ki...

Sen tatil yapınca biz de yapmış sayılcaz mı?
Bide alınma ama biliyoru malakası da yok ama senin de Nickin Eternal ve sen şiiri geçtin bildiğin blog yazıyorsun.
Have an amazing holiday body!!!

Anti-Kahraman dedi ki...

uzun sessizlikleri bozan film.
sessizlik sessizlik sessizlik
~abi Eternil san$ayn neydi ya oyle bir film vardi
~Eternal Sunshine of the Spotless Mind
~muthis film yaaaaaa digmi
~allah belani versin