Kupa Özel ikibinon.




Bir dünya kupası da bitti. Nba Playoff 'larından sonra ilaç gibi gelmişti ki dün alınan galibiyetle bir kaç gün daha etkisini gösterecek gibi, en azından bu bünyede. Ya Uruguay ya İspanya ikilemiyle takip ettiğim 64 maçın galibi en sonunda pek de zorlayıcı bir karşılaşmayla İspanya oldu. Hop oturup hop kalkarak izlediğim maçta kritiği edilebilecek, belki de bir kaç kişinin "ölü ya da diri aranıyor" ilanlarına maruz kalabileceği onlarca pozisyon ve karar vardı.


Failed : Howard Webb.


  • Her zaman hakem hatalarına yorulan yenilgiler konuşulur. Hiç bir futbolcu faul yaptığını kabul etmez, kart görsede görmese de itirazında haklı olduğunu düşünür. Bunlar olur. Fakat final maçında ciddi anlamda hakem Webb'in yanlış kararları oldukça etkili olduğu aşikar."İspanyollar hakemi satın almış." Maç sonrası dillerden düşmeyen ilk cümle. Peki ne yaptı bu hakem?

  • Verdiği kartların yerindeliği konusu tartışılır elbetteki ama aklındaki tek şey olabildiğince "hassas" davranmak olsa gerek. Hollanda' dan daha ofansif bir oyun bekleniyordu elbette, takım zorlandıkça faullere baş vurdu. Maç faulden geçilmez bir hal aldı bir ara hatta. Webb, son maçın gerginliği ve ister yanlılığı deyin ister aşırı hassasiyeti, bir kaç hatalı karar verdi. (Üç değilse de on, bunun münakaşasını yapma benimlen.)
Bağlantı


" Hakemlik böyle bir şey. Çok bariz bir ihraç kararını veremeyen hakem maç sonrası hiç konuşulmuyor ama tüm maçı çok iyi yöneten hakem son dakikadaki hatalı bir taç kararı sonrası eleştiri odağı hatta futbol katili olabiliyor."


Hakem tribünü olanları böyle değerlendirmiş ki
katılmamak elde değil. Kararlarda aksamanın ilk göstergesi sanırım Xabi Alonso'nun böğrüne çaaaat diye geçiren DeJong'a kart gösterilmemesiydi. Xabi'de de ne göğüs kemiği varmış arkadaş, kalktı oynadı adam. Helal olsun.

  • Webb'in karttan çok ikaza, hatta oldukça fazla ikaza başvurması da başta söylediğim gibi, gergin sinirlere dokunmamak, ortalığı daha da karıştırmamak için olsa gerek. Futbolcuları yanına çağırıp
  • "olum bak, bu böyle olmaz, adam gibi oynuyosanız oynayın, atarım oyundan ha!" tarzı el kol hareketleri yapması, serbest vuruş öncesi Puyol'la Robben'e sürekli "tepişmeyin olum, sarıyı göstericem ha şimdi!" uyarıları, sabrını da ortaya koydu. Kartlık pozisyonlar kartsız kaldı, umulmadık durumlarda kırmızı kartını çıkardı; kimisi doğru kimisi yanlış olsa da takımların çabalarıyla beraber sonuca yön verdi. Belki biraz gevşek bıraktı oyunu, belki de o yüzden oyuncular bu kadar faullu belki de bu kadar disiplinsiz oynadılar. Faul kararı bekleyen Iniesta, istediğini alamayınca rakibine topsuz alanda misilleme faul yaptığında mazur görüldü ki bu onbinlerce insanı ayağa kaldırdı.(Babasınınoğlusanki) Gol sevinciyle maç esnasında formasını çıkarması da kartla cezalandırıldı zaten.



  • Hollanda'nın 10 kişi kalmasının ardından, düşen moral ve oyun dinamiği, hakem Webb'in insafına geldi demek yanlış olmaz. Son dakikalarda bir kırmızılık pozisyon daha olduysa da bunu kulak arkası ederek hoşgörüsünün doruklarını çıktı, nitekim iyi de bir karardı ki aksini yapması Hollanda'nın oyununa tamamen etki edebilirdi, gerek manen gerek fiziken.



  • Maç başlarken spikerler Torres'in durumu hakkında epey konuştular. Torres ve Pedro'nun birlikte dikiş tutturamadıklarını dile getirdiler, sakatlığından pek bahsetmediler ama Nisan 2010'da geçirdiği diz ameliyatından sonra eski performansına yükselemediği söyleniyor. Maçın son dakikalarına kadar "nando'yu sok artık seni lanet olası del Bosque !" haykırmalarım boşuna değilmiş, uzatma dakikalarında sahaya dahil oldu. Aslan parçası. Ama tabi yine bişey oldu, öldü. Yarı sahada ağrıdan kıvrandı, maç devam etti. Medikler de pek sallamadı, biz nasıl sinirlendik, aman yarabbim. Biz dediğim, dünyanınengüzelburunluinsanı olan şahıs ile. "torres öldü lan?!" dedi, daha da konsantre olamadık. Eheh, bişeyi yokmuş tabi, iki gözümün çiçeği, kutlamalarda sık sık gördük.
  • Bütün oyun boyunca Sneijder mi Villa mı yorumlarından sonra Sneijder'i ağlarken gördük ya, biliyorum
senin de yüreğine dokundu. Yazık. Annem de çok üzüldü. Eş dost aramızda bişeyler toplayıp sanay
ide gümüş bi krampon bişey yaptırıp gönderelim lan, valla. Neyse onun dışında günün kazananla
rı Müller (Altın Ayakkabı ve en iyi genç oyunu ödülü), Forlan (Altın top), Inıesta
(Maçın adamı), Casillas (Altın eldiven- ve ayrıca bilmem kaç dakika gol yemeyerek dünya rekoru, bir de maçın en ağlayanı, bir de maçın en gazeteci sevgilisini öpeni, falan filan) ve de İspanya (fair play ödülü) oldu.

  • Dedem "Futbol, sonuç oyunudur" der, ayrıntılara boğulup daha da kritik yapmak ne kadar eğlenceliyse de, sonuca bakıyoruz ve 4 sene sonra Brezilya'da görüşmek dileğiyle diyoruz. Sayın Üründül, bir şeyler söylemek ister misiniz son olarak? "eeöö, evet, yaani."

2 yorum

Duygu. dedi ki...

olum hakemi hollanda satın almış muhabbetlerine düştüm ben dün. hakemi biri satın almış ama kim bilmiyorum, ben almadım.

Daçe dedi ki...

iki kez yayınladığını biliyosun di mi? :D bi de daha uzun bi yorum yaparım ilerde, şu an okumaya biraz üşendim gibi. hele ki hollanda taraftarı olarak.. :)