hazımsız yetki sahipleri

"Düşünce suçu, ölüm tehlikesi yaratmaz. Düşünce suçunun kendisi ölümdür!" diyor Orwell Amca, Bin Dokuz Yüz Seksendört'te. Her güne bir yeni yasaklama haberiyle gözümüzü açar olduğumuz şu son dönemlerde anlaşılıyor ki artık insanların özgürlüklerinden başka bir şey bulamadıklarını görüyoruz saldıracak.


Elbette burada özgürlüğe bir tanımlama gerek. Şöyle diyebiliriz ki özgürlük; bir diğerinin eline çarpmayacak şekilde elini sallamaktır. Bir başkasının karasularına girmeden dilediğini fiile dökmektir. Bizler, sanal alemle tanıştığımızdan beri sosyal paylaşım platformlarında özel yaşamlarımızı, genel profillerimize döküyor, globalleşme mi dersiniz, teşhir mi, orasını bilemeyeceğim ama, bir şekilde döndürüyoruz bu çarkı. Kimisi hırçınlaşıyor, sahte bir fotoğraf ve çok havalı bir nickname arkasına sığınarak sanal kükremelerle kendini tatmin ediyor. Kimisi, çok konuşamadığı, konuşturulmadığı için içinde ne varsa sanal sırdaşlar yaratıyor kendine. Kimisi sadece eğleniyor, kimisi bilgisarayında bilgisayıyor. Tüm bunlar olurken bir kesim kendini kaybediyor; çünkü bu ortam onlara, gizli kimliklerle dilediğini yapma özgürlüğünü tanıyor. O buna hakaret ediyor, bu onun sülalesine sövüyor, o bu sefer tehditlere başlıyor, bu da boş durmuyor sallıyor da sallıyor. Kimse de merak etmiyor ki "özgürlük" nedir? Kimse merak etmeyip özen de göstermeyince durum laçka bir hal alıyor.

Herkesin dilinde pelesenktir, "internet, kullanmayı bilene faydalı!"diye. O zaman kullanmayı bilmeyenlere müdahale et arkadaş. Başkasının özgürlüğüne müdahale edene et sen müdahale. "Çeşit çeşit insan var, bunlarla uğraşılmaz, topunu kapatın!" düşünce yapısıyla yürümez. Kadronda yüzlerce, belki de binlerce bilişimde uzman insan çalıştırıyorsan sen, böyle cahilce bir engelleme koyamazsın. Yapman gereken bellidir, her modern toplulukta olduğu gibi, suçlu(!)nun peşinden gidersin. Bir tanrıtanımaz için bütün kiliseleri yaktıran, bir tembel için bütün okulu cezaya bırakan, bir hırsız için bütün tanıkları hapse tıkan, genelleme üzerine yüksek ihtisas yapmış yüksek beyinliler, modern yaşamda hazımsızlıkta sınır tanımayan günümüzün yasakçı zihniyetine dönüşmüş durumda. Bizse bundan son derece rahatsız durumdayız.

Bunu ne kadar umursadıklarıysa, tartışılır. Şartları daraltıyorlar ve buralar artık dayanılmaz, yaşanılmaz bir hal alıyor. Önce görsellere yasak getiriyorlar, sonra işitsellere. İnsanoğlunun gözlerini bağlayıp kulaklarını tıkadılar bile. Şimdi sırada yazınsal paylaşımlar var. İnsanların ellerini bağlıyor, kalemlerini kırıyor kağıtlarını yırtıyorlar. Yasakladılar, yasaklıyorlar, yasaklayacaklar. Çünkü hazmedemiyorlar.

Çözüm üretmek değil, sorunun üstünü örtmek istiyorlar. Fakat bunu yaparken bir etkeni gözardı ediyorlar. İnsanı. Ellerine, gözlerine, kulaklarına set çektikleri insanın, son raddede beynine set çekmeye çalışıyorlar.

Çünkü hazmedemiyorlar.

Yasaklayıp duruyorlar. Bu tarz müdahalelere devam etseler de, kendilerine, hiç susmayacak, fikir üretmeye daha bir hırsla devam edecek öfkeli bir kitle yarattıklarını bilmiyorlar. Ve bu kitle her yeni yasakla daha da büyüyor.

4 yorum

Larien dedi ki...

çok güzel anlatmışsın tebrik ediyorum, herkes senin gibi düşünce gayet medeni bir toplum olabiliriz.

ebruhu. dedi ki...

medenisinden geçtim, keşke biraz düşünebilseler. teşekkür ederim!

Yasin dedi ki...

Laf dinleyene anlatılır bu kadar yazdığına bile değmez...

Ayrıca yeni dizaynında çok güzel olmuş :)

ebruhu. dedi ki...

derse gitmeyip bunlarla uğraştım işte, tenkyu! (: