otokorelasyonsuzluk

  • Bir kaktüstür, aldık, koyduk bilgisayarın yanına. Maksat radyasyonu alsın, siniri stresi çeksin götürsün. Lakin eşşoğlusu her gün devriliyor, her devrilişinde masa toprak içinde kalıyor ve ben her kaldırıp düzelteyim dediğimde, aynı yerden elime batırıyor dikenlerini. Vicdansız! Dikenlerin üstüne gitmeyi vazife edindiğimden de eleğe döndüm.

  • Son darbeyi de vize haftasının bitiminde karın boşluğuma aldım. Bir güne üç sınav koyan danışmanlar, nasıl bir kafadaydınız acaba? Arkadaşlardan ikisi soyunarak çıktı fakülteden çünkü. Ne sınavların rezilliğine kafa yorabildik ne başka bir şeye. Son vizeden çıktık, fakültede oturduk biraz; tanımadığım birinin yüzüne yüzüne güldüm, ona kendini sorgulatmak hissettim, onu utandırmak istedim, içi içini kemirsin istedim "ne gülüyor?" "bana mı gülüyor?" "ne var?". Üzerimdeki gerginliğin haddi hesabı yoktu. Hafiften bir uyuşukluk, agresif ama aklımı yitirmişçesine neşeliydim. İğrenç bir ruh hali, onu gözlerimle çıkardım fakülteden, merdivenlerden def ettim. Bunu neden yaptım bilmiyorum; ben olsam benim ağzımı burnumu kırardım. Sonra kalktık, yağmur atıştırıyordu serin serin. Yemek yemek için yarım saat düşündükten sonra üç dört yarım saat de, sadece tek bir adam üzerinden kahkahalara boğulduk. Sonra ayran içmekten ve durmadan gülmekten olsa gerek ki ben uyudum, saniyelik rüyalar gördüm. Üç sınav sonrası ruh hali belirsiz kafalarla, o yemek masasında uyumak istemezdiniz. Velhasıl, "benim için herşey aleladenin haricindedir."

  • Yalnız sayntifik kalkuleytır da öyle çok menem bir olay değil. Değil arkadaşım, ölüp ölüp diriliyorsunuz falan da, değil. Bugün ekonometri sınavında 97/43 gibi angut bir sonuca ulaşmam gerekti, yazdım, eşittire bir bastım ki sınavın ortasında "pfssphh" şeklinde gülmelerime engel olamadım. Ne çıksa beğenirsiniz? 97/43! Vay arkadaş. Bana kafa tutuyor ya, bana ciddi anlamda "sen bana emir veremezsin!" diyor eşşoğlueşşek. Eşittire basarken küfür ediyorum, "olum" diyorum "bana virgüllü sonuç ver tuşlarını koparırım ha!" Yok. Böyle de kendini beğenmiş işte. Gözünü seveyim 4 işlemli hesap makinasının be.

  • Sinirlerime hakim olamayıp, elimdeki şemsiyeyle, ağır ağır giden bir arabaya arkadan vurmam; ne de hoşuma gitti. Adamın da gıkını çıkaramaması ve sadece bir saniye büyüklüğünde kornaya "dokunması". Karşılık verir gibi. Hızla giderken üzerime su sıçratan ırkının tüm hıncını senden çıkardım toyota, kusura bakma. Ya da bak, çok da umrumdaydı.

  • Yalnız geçen sabah sınava giderken bir halk otobüsüne bindim, böyle bir halk otobüsü yok. Şu yaşıma kadar beni şaşırtan en ekstrem olay büyük olasılıkla seçim dönemi öncesi, halk otobüslerinde "su ikramı" na başlamalarıydı. Kurutucu yazın ortasında böyle hizmet. Muavin, oturduğu yerin altındaki soğutucu sepetten su çıkarıp, uzatıyordu sürekli. "Şuradan bir kiş... bir su şuradan." Fakat geçen sabahki görüntü de gözümün önünden gitmiyor. Şöförün arkasındaki cam panele iliştirilmiş bir... bir... bir lcd ekran! Yuh değil de nedir burada verilmesi gereken tepki. Yuh! Halk otobüsüsün sen be, azıcık kendine hakim ol be! Parayı alıp bileti vermediğiniz zamanların kârıyla yaptırmışsınız, nasıl belli be. Öh. Ama bu sene ego bandrolüm var artık, canıma tak etti, aldım, daha da paso muhabbetlerine girmiyoruz burada, dağıl!


  • "Kırk yılda bir kere tutup dolmuşa binince, neden kendimizi şöförden yana hisseder, otomobil markaları, klakson yasağı konusunda ona dalkavukluk ederiz?" Öyledir hakikaten de. Nerede bir emekçi görse, "sizin iş de zor be" diye yakınmaya başlayan on kişiden sekizi, "kurtarıyor mu bari?" yi de eklemeden geçemiyor.

  • Yalnız şu son zamanlarda yağmurlu akşamlarımı New York'ta bir caz kulübünde Ella Fitzgerald, Tony Bennett dinleyerek güzelleştiresim var. İnanılmaz bir istek, yağmur yağdıkça Ingrid Bergman'ına yandığım Casablanca kareleri geliyor gözümün önüne, siyah beyaz, içli..

  • Arkadaşlar Röportaj'ınıza başlatmayın lan! Neyle uğraşacağınızı şaşırdınız iyice.

Neyse...

Öyle işte, canım sıkılıyor. George Perec beni bekler şimdilik, hati!

2 yorum

Yasin dedi ki...

Korna basış süresi ile şemsiyeyle vurulan darbeden alınan marjinal keyif eğrisini çizmişsin yine formdasın diyorum.
Suck the kalkülatör

Göksel dedi ki...

yalnız o kaktüsün düşmesine ben de kıl oluyorum. bi daha düşüyo nasılsa temizlememek lazım :D