.dll

  • Şu ülkede kimse uzmanlaştığı işle uğraşmıyor. Sebepleri malum, sonuçları da ortada zaten. Ha, uzmanlaşmak derken de böyle akademik bi' öğrenim sürecinden bahsetmiyorum elbetteki. Dolmuş_vitesine_toka_takma-101. Böyle bişey yok. Ama hepimiz de insanız. İnsanım insansın insan. Bu böyle. Hizmet sektöründe de genellikle insan çalıştırılır bildiğim kadarıyla. Ben demek ki istisnasına denk geldim, bugün bindiğim dolmuşu bir öküz sürüyordu. Yok yok gerçekten. Boynu olmayan, paçalarında kılı yünü biten, böyle ön cama salya püskürterek öksürüp tıksıran, ciddi anlamda bir öküz. ÖKÜZ! Ulan, herkes indi, ben de bir durak sonra inicem; dedim ki "bi'şey sorabilir miyim?" güzel bi ses tonuyla ve kibarca iletişim kurmaya çalıştım işte ne biliyim. Yol sorucam yani öyle zor bişey değil. Dolmuşçuya yol sorulur, ne sorucam başka. Neyse, bu böyle bi gerindi önce, sonra da dedi ki, "yoo, soramazsın." Önce bi' afalladım. Gülüyo mu diye inceledim. Yok. Verdiği cevabı işleme aldım, evirdim çevirdim. Yok. Ctrl+F yaptım, sistemde böyle bi cevap usülü de yok. Aldı mı beni bir sinir. O dikiz aynasına asılı iple zincirle bunun boynunu bi sıkmışım, öyl.. Uyanıp dedim ki, inicem, dur! Başlarım senin kibarlık anlayışına da sana da diyip indim. Terrrbiyesiz evladına bak ya.
  • Aynı güzergahta tekrar karşılaşırsak eğer, bilesin ki dolmuşçu, bilesin ki çok hayın planlarım var. Bir milli servet düşmanı gibi, bir seviyesiz gibi, dolmuşunu boydan çizerim, adamı hasta etme. O deri kaplama koltuklarını anahtarla deler, içindekileri de etrafa saçarım. Dolmuş koltuğunu ne bok yemeye deri kaplatıyosun ki, pişik mi olalım. Ayağa kalktığımızda arkamızda ıslak bir iz mi kalsın, nedir sizin derdiniz? Bence siz bize kılsınız. Öyle bi hava sezdim. '-'


  • Dün sabah (100'den sonrasını saymadım) o kadar çok gidip geldi ki elektrikler, bizler de mükemmel akıllı olduğumuz için hiçbir elektronik aletin fişini çekmedik prizden ki, böyle gide gele devreleri yansın, içi çürüsün, kullanılamaz hale gelsin, biz de rahatlayalım. İstediğim de oldu. Hdd'm, iki gözümün çiçeği, sen çalışma. Sen bırak kendini, böyle bi tavırlar. Işığı yanmadı. Önce bi kaç zorlamayla açılır gibi oldu, sonra sönerek kapandı falan, nazlandı bayaa. Daha evvel içindekileri ve aleti kaybetme tehlikesi yaşadığım için, içim titredi doğal olarak. Evlat gibi lan, inanılmaz emek var onda. Öyle böyle değil. Sanırım bu son seferiydi dedim, bi köşede hıçkırık krizine girdim. Akşama doğru kendine geldi beyefendi, eski performansıyla sahalara geri döndü. Ödümkoptuburda! Serseri! Gerçi hala kablosunu oynatınca güç kaybından kapanıyo. Üzülmüyor değilim.


  • House M.D. ve Fringe'in yeni sezonları.


  • Üstteki madde eksik değil. Sözün bittiği yerdeyiz, ondan.


  • Onboard ekran kartlarının tümden allah belasını versin mi? Gani gani versin. Böyle rezillik, böyle varlık içinde yokluk olmaz arkadaş. Eski bilgisayar külüstürdü, insan boyunda ekranı vardı (bkz. ilk bilgisayar) 64mb ekran kartı vardı(bkz. commodore'un emmioğlu) ama vardı be. Kullanıyordum, oyunumu oynuyordum ağız tadıyla. Tamam abartmayayım 3-4 oyun toplasan, ama.. En azından ayarlarıyla oynadığın zaman bi kaçına daha izin veriyordu. Ama lütfen, wcraft ı bile kare kare, ağırlıktan ölecekmişcesine çalıştıran; sonra da insanı direct3d error lerine boğan bi karta da merhamet göstermemi istemeyin. Başlarım kart paylaşımına da duyulmamış adına da.


  • Freecell falan da eğlenceli bence aslında.


  • Bir buçuk saattir de sitenin otoparkından susmayan alarm sesi geliyo, kimse de demiyo ki noluyo? Sahibinin sallamadığı çok açık ama kimsenin de rahatsız olmaması daha bi değişik. Otoparka doğru koli bandı fırlattım az önce. Çünkü rahatsız olunca böyle yapılır, modern insanlarız. Ve hala devam ediyo. Bağışıklık kazandım gibi bişey. O susunca büyük, kocaman bi sessizlik olucak, buna dayanabilir miyim bilmiyorum.


  • Mmporg buldum, yeni. Aslında gayet stratejik, point n click mantığı hakim. Ama fps altyapısı üzerine kurulu. Şöyle; sinema büfesi map'ini seçiyosun. Armor olarak gömlek. Gun olarak Barkod okuyucu lazerin var, gerektiğinde reload etmek için dışarı nişan alıyosun, jetonlu oyuncaklardaki mantık. Neyse, oyunun bölümleri var işte film öncesi, film arası, film sonrası gibi. Bu esnada üzerine zombi istilası başlıyo, aç, susuz ve acelesi olan bi kalabalık. Cannibal değil belki ama cüzdanıyla spell oluşturabiliyo falan. Neyse, alıyosun eline barkod okuma şeysini, sıka sıka ilerliyosun. Değil tabi. Yazar kasayı söküp atmıyosun kafasına. Bir hafta ban yedim, forumda şikayet etmişler. Neyse, yeni hesap alıp yeniden giricem yarın. (yarın gece son seanstan sonra brewfest başlıyomuş, sıçtık)

Hiç yorum yok