Merhaba.

Bugün sizlere hayatını bir tarafı başka bir tarafına denk sürdürmenin püf noktalarından bahsedeceğim. Eğer sizler de böylesine gamsız bir hayat düşlüyorsanız kaleminizi kağıdınızı hazırlayın.

1. elinizi hiçbir şeye sürmeyin

Siktir edin ya. Siz mi kurtaracaksınız dünyayı. Valla bak. Herhangi bir katma değer yaratmanın kime ne faydası olmuş şu zamana kadar? Bir değişim yaratmak için zaten yeterince geç kaldık. Bu ülkede olduğumuz için zaten bir sıfır geride başladık. Neden biz çalışıyoruz da başkası kazanıyor. Zaten meclistekiler oturdukları yerden para kazanıyor. Falan. Bunun gibi yani. Örnekler çoğaltılabilir ama bence ana fikri anladınız. Siz yapmazsanız başka bir enayi yapar zaten. O yüzden siktir edin.

2. söylenin

Ne olursa olsun, isterse feriştahı gelsin, dünya önünde diz çöksün; siz çökmeyin. Bu kadar saçma bir şey hayatınızda duymamışsınızdır bence. Ne kadar gereksiz şeyler bunlar böyle. Bunu bulmak için çok düşünmüşler mi acaba ya. Bir kere bu böyle olmaz, şu da şöyle yapılmaz zaten değil mi? Saçmalık ya tamamen. Dünya üzerindeki herkesin zeka seviyesi göreli olarak düşük. Zaten her şeyi en iyi siz bildiğiniz için bu insanlar hiçbir zaman sizin seviyenize erişemeyecekler. Bazen yaklaşır gibi oluyorlar ama şımarırlar falan, sakın takdir etmeyin. Sokun itin götüne. Kudursun şerefsizler, herkes haddini bilecek, değil mi ama?

3. umursamayın

Tekrar ediyorum, siktir edin. Kimse için o muazzam beyin gücünüzün binde birini dahi harcamayın. Değmez ya. Acısından, kahrından ölüyor da olsa, morali bozuk, kalbi kırık, motivasyonu düşük, anası ağlak dahi olsa, hiç şeyinizde olmasın. Sonuçta en önemlisi sizsiniz. En değerli varlık siz olduğunuz için geri kalan herşey ve herkes bok yesin. Kesin çok lüzumsuz şeylere kafaları takılıyor, en gereksiz şeylere üzülüyorlardır. Yoklukla, eksiklikle, kırık dökükle kronik sorunları olduğu için sizin tırnağınızın kırılmasından daha önemli değil. Hem onlar sizin içinizde kopan fırtınaları biliyorlar mı? Yemeği nerede yemek gerek, ne kadar zor bir karar bu kimsenin haberi yok tabi.

4. dinlemeyin, dinletin

Sadece kendinizden bahsetmelisiniz. Çünkü başkalarını dinleyerek sadece vakit kaybedersiniz. Kendi problemlerinizi, dertlerinizi, hatta hayatınızda olan biten en küçük detayları bile ağda gibi uzata uzata anlatın. Köpek gibi dinleyecekler. Ama olur a, kendileriyle ilgili bir cümleye başladıkları vakit konuyu değiştirmelisiniz. Hiç uğraşmayın ya, valla. Veri kirliliği boştan yere. Anlatacağınızı anlatıp oradan derhal uzaklaşın. Banane diyebilmelisiniz, bunu sizden başka kimse kullanamaz rahat olabilirsiniz.

5. erdemsizliklerinizle övünün

Yaptığınız, yapıyor olduğunuz ve yapacağınız tüm orospuçocukluklarıyla övünün, hakkınızdır. Çünkü bazı şeyler büyütülmeye ve övülmeye değer. Zaten göreceksiniz ki aslında erdemsiz ve onursuz bir yaşam tarzı her zaman takdir görür. Alkış toplarsınız. Öyle herkese yüz vermeyin, burnunuzdan kıl aldırmayın, kapınızda köle olsunlar. Kaçın kovalasınlar. Yorulsunlar su bile vermeyin şerefsizlere.

6. talepkar olun

Her ne koşulda olursanız olun, hep isteyin. Bencil olmak rahat bir kafanın ilk şartıdır. Başta da söylediğim gibi, sonuçta en önemli sizsiniz. Talep edin, arzdan kaçının.Verici olmayın. Sürekli isteyin, vermeyenin iki yüzü kara çünkü, pislik işte görüyorsunuz. Eğer sizden bir şey talep edilirse kesinlikle yanaşmayın, yanaşacak olursanız da mutlaka bir karşılık gözetin. Kimseye destek olmayın. Her şey karşılıklı olmalı, bir kar elde etmeli bir fayda edinmelisiniz çünkü. Burası kimsenin babasının ahırı değil, değil mi? Kimse de babanızın oğlu değil sonuçta.

7. yüzsüz olun

Arsızlıkta, yüzsüzlükte ve pişkinlikte üzerinize olmasın.Yüzünüz kızarmasın hiç. Karşınızda kalp ve beyin taşıyan canlılar olduğunu sürekli hatırlamanıza da gerek yok. Sadece siz çok etkili kullanabildiğinizden paşa gönlünüz ne yapmak istiyorsa onu yapın. Ağzınıza ne gelirse düşünmeden söyleyin, aklınıza ilk geleni yapın. Bunları rutin egzersizler haline getirmelisiniz. Zamanla farkı göreceksiniz.

Hayat sizinle daha güzel. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.

Peki neler oldu?


Olanlar oldu tabi.

Şu an düşünüyorum, sanki bir arkadaşım yurtdışına gitmiş ve bütün iletişimimiz kopmuş yahut kendisini dondurmuşuz ve uzun süre sonra uyandırmışız. Ve o geri dönmüş. İşte şu an tam da böyle hissediyorum. Hayatımda o yokken olan biten ne varsa karşısına oturup bir bir anlatmak istiyorum. Elim kolum sürekli havada, gözlerimi kırpmaya vakit bulamıyorum, nefes almayı unutuyorum, öyle heyecanlıyım ki bir an önce BÜTÜN HER ŞEYİ anlatmam lazımmış gibi. Happy Hour bitmek üzere, birer içki daha alalım sonra akşama kadar otururuz.

Mesela kitaplığımdaki değişen düzeni ve aldığım tüm kitapları mutlaka görmeli. Beğendiklerimden bahsetmeliyim, beğenmediklerime sövmeli ve sürekli söylenmeliyim. Hoşuma giden cümleleri yazdığım defteri mutlaka bir günlüğüne ona vermeliyim. Spotify’da 15’ten fazla playlist yaptım, hepsini takip etmeli, bulduğum tüm güzel şarkıları dinlemeli. O yokken çektiğim tüm fotoğraflara bakmalı, meşhur olan, gündeme malzeme olan tüm videoları izlemeli, en çok favorilenen tweetlerimi okumalı. O yokken aldığım tüm defterlere bakmalı, kalemleri bir kağıt üzerine tek tek denemeli. İzlediğim filmleri ismen de olsa bilmeli, en güzellerini izlemeli. Geçmiş doğum günlerimi kutlamalı, özel ve güzel günlerde neler yaptığımı dinlemeli. Tatillerimi nasıl geçirdiğimi bilmeli ve belki de tekrardan tatil planları yapmalı.

O yokken gittiğim bütün mekanlara, yürüdüğüm bütün sokaklara, kaybolduğum bütün yollara onu da götürmeliyim. Yediğim içtiğim ne varsa geçen süreç içerisinde, tekrarlamalıyız. Yaptığım alışverişlere denk gelemedi belki ama gider toplu fatura alırız. Ben gülerken yanımda değildi hiç, belki de oturup üç gün boyunca durmaksızın gülmemiz gerekir. Arayı kapatmamız gerekir. Ağladığım günler için toptan mendil alırız belki, ilerki günlerde yine lazım olabilir. Korktuğum tüm saniyeler ve saliseler için sarılsa ve de bırakmasa belki de en korkusuz korkak olurum. Ayakkabının ayağımı vurduğu yerler için tekrardan yara bandı alsak, kedinin çizdiği yerler için yine baticon alsak, ya da hiçbir şey almasak da bütün “geçmiş olsun”ları bir seferde alsam. Kafi. Ya da değil. Bilemiyorum Altan.

En çok da bir defalığına görebildiğim görüntüleri, burnuma gelen en güzel kokuları, duyduğum en garip sesleri, hissettiğim duyguları, duyduğum tatları, beynimde çakan şimşekleri ve ruhumun kapıldığı girdapları falan, bütün bunları paylaşamayacak olmak canımı sıkıyor. Aldığınız bir kokuyu bir başkasına nasıl anlatırsınız?

O yokken değişen bakış açımı, hayallerimi, ideallerimi, zevklerimi... 


Dur ulan, bir dakika. 

Her şeyi de bilmeyiversin. Olsaymış yanımda. 

Tamam tamam belki biraz komik video izleyebiliriz.

Tamam sarılalım.

Tamam ya gel anlatıcam, gel.

Tüm karışıklığıma ithafen: