Olanlar oldu tabi.
Şu an düşünüyorum, sanki bir arkadaşım yurtdışına gitmiş ve
bütün iletişimimiz kopmuş yahut kendisini dondurmuşuz ve uzun süre sonra
uyandırmışız. Ve o geri dönmüş. İşte şu an tam da böyle hissediyorum. Hayatımda
o yokken olan biten ne varsa karşısına oturup bir bir anlatmak istiyorum. Elim
kolum sürekli havada, gözlerimi kırpmaya vakit bulamıyorum, nefes almayı
unutuyorum, öyle heyecanlıyım ki bir an önce BÜTÜN HER ŞEYİ anlatmam lazımmış
gibi. Happy Hour bitmek üzere, birer içki daha alalım sonra akşama kadar
otururuz.
Mesela kitaplığımdaki değişen düzeni ve aldığım tüm
kitapları mutlaka görmeli. Beğendiklerimden bahsetmeliyim, beğenmediklerime
sövmeli ve sürekli söylenmeliyim. Hoşuma giden cümleleri yazdığım defteri
mutlaka bir günlüğüne ona vermeliyim. Spotify’da 15’ten fazla playlist yaptım,
hepsini takip etmeli, bulduğum tüm güzel şarkıları dinlemeli. O yokken çektiğim
tüm fotoğraflara bakmalı, meşhur olan, gündeme malzeme olan tüm videoları
izlemeli, en çok favorilenen tweetlerimi okumalı. O yokken aldığım tüm
defterlere bakmalı, kalemleri bir kağıt üzerine tek tek denemeli. İzlediğim
filmleri ismen de olsa bilmeli, en güzellerini izlemeli. Geçmiş doğum günlerimi
kutlamalı, özel ve güzel günlerde neler yaptığımı dinlemeli. Tatillerimi nasıl
geçirdiğimi bilmeli ve belki de tekrardan tatil planları yapmalı.
O yokken gittiğim bütün mekanlara, yürüdüğüm bütün
sokaklara, kaybolduğum bütün yollara onu da götürmeliyim. Yediğim içtiğim ne
varsa geçen süreç içerisinde, tekrarlamalıyız. Yaptığım alışverişlere denk
gelemedi belki ama gider toplu fatura alırız. Ben gülerken yanımda değildi hiç,
belki de oturup üç gün boyunca durmaksızın gülmemiz gerekir. Arayı kapatmamız
gerekir. Ağladığım günler için toptan mendil alırız belki, ilerki günlerde yine
lazım olabilir. Korktuğum tüm saniyeler ve saliseler için sarılsa ve de
bırakmasa belki de en korkusuz korkak olurum. Ayakkabının ayağımı vurduğu
yerler için tekrardan yara bandı alsak, kedinin çizdiği yerler için yine
baticon alsak, ya da hiçbir şey almasak da bütün “geçmiş olsun”ları bir seferde
alsam. Kafi. Ya da değil. Bilemiyorum Altan.
En çok da bir defalığına görebildiğim görüntüleri, burnuma
gelen en güzel kokuları, duyduğum en garip sesleri, hissettiğim duyguları,
duyduğum tatları, beynimde çakan şimşekleri ve ruhumun kapıldığı girdapları
falan, bütün bunları paylaşamayacak olmak canımı sıkıyor. Aldığınız bir kokuyu
bir başkasına nasıl anlatırsınız?
O yokken değişen bakış açımı, hayallerimi, ideallerimi,
zevklerimi...
Dur ulan, bir dakika.
Her şeyi de bilmeyiversin. Olsaymış yanımda.
Tamam tamam belki biraz komik video izleyebiliriz.
Tamam sarılalım.
Tamam ya gel anlatıcam, gel.
Tüm karışıklığıma ithafen:
Hiç yorum yok
Yorum Gönder