public finance var mı hocam?

Geleneksel güz dönemi kitap edinme şenliklerine hoşgeldiniz! Yalnız biraz geç geldiniz. Çünkü biz bitirdik. Bitirdik de denemez; çünkü kitap falan kalmamış arkadaşım. Evet. Her sene öğrencisinden kitabından geçilmez, bilmem kaçıncı el kitapları satmak için onlarca lira indirim yaparlar Olgunlar'da. (Kitapçılar sokağı diyelim.) Ama en son açılan okulun dezavantajı da buymuş demek ki. Piyasa hareketsiz, adam gibi kitap yok, kitabı bulsan adam gibi satıcısı yok. Leş. Neyse, bölümden bir kaç zibidiyle buluştuk. Fermanımı açıp, kuralları okumaya başladım. Çünkü kural lazım. Çünkü Olgunlar'da insanlığını yitiren insanlar görürsünüz; gözü dönmüş, bir kitap için arkadaşının kulağına dişini geçiren, bir test kitabı için açık arttırmaya girişen insanlar. Hırs, ihanet, çirkeflik.. Rezalet! O sebeple, kurallar olmalıdır.

  • Kural 1: Aranan kitap, bulanın elinde kalır.
  • Kural 2: Bulan almak istemezse, ondan sonra en yüksek fiyatı öneren, kitabı almaya hak kazanır.
  • Kural 3: Bir kitabı 50 kişi ister, bir kişi alır. Kitabın aslı, en çok miktarı ödeyende kalır.
  • Kural 4: Fotokopiye verip vermemek, kitap sahibinin insiyatifine kalmıştır.
  • Kural 5: Gördüğü ilk kitabı alana ahmak denir. Sabır, en büyük erdemdir. Bu kural olmadı gerçi.

Kitap konusunda biraz ballıyım, kabul etmek gerek. Bazen şansın tadını kaçırıyorum hatta. Geçen sene de böyleydi, ondan önceki sene de. En temizini, en güzel görünenini en ucuza ben bulurum; temiz alışveriş. Buna şahit olanlar da benden nefret eder. Haliyle.. Sabır, iyi karmaya giden yoldur.

  • "Fuck karma! I don't need karma!" -J.Drama
  • "Karma is a bitch." -Anonymous
  • "Who the fuck is Karma in here? You?! -Bir dost

Herkes alır, ben beklerim. İzlerim. Pusuya yatarım. Ama sonra da turnayı gözünden vururum. Yine öyle oldu. Daha temizini yarı fiyatına, daha yeni basımını daha ucuza aldım bir kaç kitabın. Bir kaç kitabın da sonuncusunu aldım. Sadece Uluslararası İktisat kitabında bir uyuşmazlık yaşandıysa da, tanıdık vasıtasiyle onu da ben aldım! Tanıdığın olucak arkadaş, lazım. Sahaf tanıdığın olucak. Ama sipariş ettiğin çizgi romanları unutmayanından olucak mümkünse. Hayret bişey.

  • Ama bir kitap da 60 lira olmasın. Ama olmasın. Terbiyesizliğin lüzumu yok, öğrenci insanız. 60 lira ya. Altın tozuyla mı yazdırdınız kitabı?! Neymiş, Pearson. Öeh.

Eve gelirken de kırtasiyeye girdim, bir çıldırdım, bir kendimi kaybettim. Bir sürü şey almışım, hiç hatırlamıyorum niye almışım, ne ara almışım. Bu ataçlarla ne yapacağımı bilmiyorum mesela, ataç almışım? Muhtemelen renklerine aldanıp aldım. Alla alla? Oha, raptiye? Anneee!

  • Halk otobüsü muavinlerine de yaş sınırlaması getirilsin bence. Mesela alt sınır 9 olmasın. Şükrü'nün oğlan matematik dersinden 5 aldığı için muavin yapılmasın mesela. Hayır yapmasın demiyorum, yapsın, hobi olarak yine yapsın. Yapacaksa da bana paso sormasın arkadaşım. Bacak kadar çocuğa bi' ton dil dökmeyeyim ben de. Eşşoleşşeğe bak, hemen de bi görev aşkı, hemen de bi böyle devlet memuruyum ben havaları. Ben seni liseye geçince görücem çocuk. Görücem! Dayısının düğününe aldıkları takımı da giymiş piyanist şantör gibi. Lanet olsun senin gibi çocuğa. Öyle çocuk mu olur. Öyle muavin de olmaz. Nesin olum sen ya. Bi git ya.
  • Ama mesela geçen gün de, benden önce binen çocuğa, paso sordu muavin. Çocuk da binbeşyüz tane mazeret saydı. Yok işte okuldan alma gününü geciktirmiş, sonra ego genel merkezine gidememiş bi türlü. Gittiğinde de çok sıra varmış, o yüzden başka güne kalmış. Ama zaten şimdi alacağına bir sonraki yıl için alması daha mantıklıymış. Zaten elindeki test kitaplarından anlaşılmıyo muymuş öğrenci olduğu. Nolucakmış bi' kereliğine geçiriverseymiş. (belediyeye, evet.) Böyle bi saat konuştu, muavini canından bezdirdi. Allah da dedi belanı versin de o pasoyu alama. Al şu bileti de defol git gözüm görmesin. Hayır ne demeye o kadar mazeret sayıyosun yani. Onların hepsi birer kullanımlık yalanlar. Kişi başına bir tane düşüyo. Sen niye hepsini bir nefeste harcıyosun, ben ne söyliycem şimdi? İyi halt ettin! Neyse sıra bana geldi, adam paso var mı diye soramadı bile, yoruldu çünkü. Baktı bi, ben de "paso yok" dedim ki öldürmesin beni orda. Ve o an, gözlerim yaşardı. Muavin bana indirimli bilet kesti. Ya dürüst adam seviyo ya da hakikaten sinir krizine ramak kalmıştı. Eheh, aslanım muavin.

Kitabı batsın, topu topu 10 koltuğu olan eski otobüsü batsın. Ne halim kaldı ne param kaldı. Hati!

2 yorum

Duygu. dedi ki...

pearson dediğin 60 lira olur gardaş bu biiiir.
ikincisi, kitabını fotokopi için vermeyen arkadaş hayındır lan. öyle şey mi olur, yazıklar olsun ona bence.

Yasin dedi ki...

Drama ile ilgili kısımda bir şey unutmuşsun en sonda vide Victoryyyyyy!!!! gibilerinden bir nida olacaktı...
Fotokopi vermeyen arkadaş arkadaş değil olsa olsa çıkarcı bir sürüngendir bu böyle biline...